Deprem uzmanı değilim. Komplo teorisyeni hiç değilim. Aşağıdakileri ise tamamen gazeteci sezgilerime dayanarak yazıyorum.
Benzer bir yazıyı Kahramanmaraş depremlerinin ardından da yazmış ve "Bu felaket bana hiç de doğal gelmiyor" demiştim. Çünkü 11 şehri birden yıkan, yüzeyi halı gibi silkeleyen ve aynı gün içinde, aynı şiddette iki kez tekrarlanan bir deprem felaketi daha önce yaşanmamıştı.
İstanbul depreminin de benzer özellikleri vardı. Deprem kısa aralıkta iki kez tekrarlandı.
İçimdeki şüpheleri artıran göstergeler ise deprem sırasında Marmara denizinde seyreden kocaman bir geminin tıpkı karadaki bir bina gibi titreyerek sallanması ve aynı anda denizin altından gelen kabarcıklardı. Aynı durumu Silivri açıklarındaki teknelerinde balık avlayan bir aile de yaşadı.
Daha da tuhaf olanı, deprem sırasında İstanbul yollarında onlarca aracın birden arızalanıp yolda kalmasıydı. Sanayideki 40 yıllık ustaların bile açıklayamadığı bu durumun bana göre tek bir izahı olabilir: Manyetik etki... Yani muhtemelen fay hattını tetiklemek için kullanılan manyetik güç, araçları da bozmuştu.
Tesadüfe (!) bakın ki, yaşadığımız pek çok deprem sırasında ABD'nin şu şüpheli HAARP gemisi sarsıntıların merkez üssüne yakın konumlardaydı. Dikkatimi çeken bir başka tesadüf (!) ise Türkiye ne zaman ekonomik, teknolojik ve siyasi açıdan kafasını biraz kaldırır gibi olsa, başına bir deprem balyozunun inmesi.
Benim ömrüm vefa eder mi bilmiyorum. Ama bu gizem açıklığa kavuştuğunda hatırlansın diye buraya not düşmek istedim.
İmkansıza boyun eğme
Pek çok öğrenci şu günlerde önemli sınavlara hazırlanıyor. Ben de onlara naçizane yol göstermek adına gerçek bir hikayeyi paylaşmak istiyorum:
Columbia Üniversitesi'nde bir öğrenci, matematik dersinde uyuyakaldı.
Uyandığında, diğer öğrenciler sınıftan çıkarken tahtada yazılı iki problem gördü. Bunların ödev olduğunu sanarak defterine not aldı ve eve gidince çözmeye karar verdi.
Evine vardığında, bu problemlerin son derece zor olduğunu fark etti. Ancak yılmadı. Durmaksızın çalıştı, araştırmalar yaptı, kütüphanede kitaplar inceledi ve sonunda, dört sayfalık uzun hesaplamalarla bu problemlerden birini çözmeyi başardı.
Bir sonraki derste, profesörün bu sözde ödevden hiç söz etmediğini görünce şaşırdı. Elini kaldırarak sordu: "Hocam, geçen derste verdiğiniz ödev hakkında neden hiç konuşmadınız?" Profesör şaşkınlıkla cevap verdi: "Ödev mi? Onlar ödev değildi... Şimdiye kadar kimsenin çözmeyi başaramadığı matematik problemlerinden örneklerdi sadece!" Öğrenci afallamış halde yanıtladı: "Ama... Ben ikisinden birini çözdüm!"
Çözümü incelendi, doğruluğu onaylandı ve Columbia Üniversitesi kayıtlarına, artık onun adıyla birlikte geçti. Bu hikâye hâlâ üniversite koridorlarında anlatılır. Farkı yaratan neydi? Profesörün bu problemlerin "imkânsız" olduğunu söylediğini duymamıştı. Sadece, çözülmeleri gereken problemler olduğunu düşünmüştü. Zorluğa boyun eğmedi. Azim, kararlılık ve cesaretle hareket etti.
Ders: Sana "Yapamazsın" diyenleri dinleme.
Bu mesaj sınıfta uyumayı teşvik etmiyor; ne olursa olsun kendi potansiyeline inanmanı söylüyor. Fiziksel olarak bir yerde bulunmak yetmez. Farkı yaratan senin kararlılığın olacak.
Depremden kaçarken aracınızda ölmeyin
İstanbullular deprem korkusu nedeniyle bir kaç gündür araçlarında uyuyorlar. Ancak uzmanlar bu tercihi kullananları ölüm tehlikesine karşı uyarıyor. Zira kaloriferi devreye sokmak için uyurken çalışır durumda bırakılan araçlardaki olası egzoz sızıntısı, karbonmonoksit zehirlenmesine yol açabilir.
Uzmanlar ayrıca araçlarda deprem çantası bulundurulması ve deponun dolu olmasına da dikkat çekiyor.
Gaf kürsüsü
Sizce de bu işte bir yanlışlık yok mu?
Zap'tiye
ABD'de bir kuyumcu toprağa 1 milyon dolarlık mücevher gömerek hazine avı başlattı. Sattığı şifreli haritalardan 2 milyon dolar kazandı. Boşuna "Para, parayı çeker" dememişler.
Ne demiş?
Sergen Yalçın 2012 yılında televizyon programında söylemiş: "Getirin Mourinho'yu Fenerbahçe'nin başına, o bile başarılı olamaz. Vallahi olamaz burada..."