Uludağ'da, Üniversiteliler Festivali başladı. Murat Dalkılıç, Hüseyin Karadayı, Bengü, Göksel gibi isimler konserlerde binlerce gençle buluşacaklar. Söz konusu kitle gençler olunca, bu isimlere 'tamamdır' diyorsunuz. Aynı dilden konuşuyorlar, benzer hayatları yaşıyorlar. Yani aynı dünyanın insanları... Ama etkinliklerdeki bir isim bu gruptan ayrılıyor. O da Ajda Pekkan... Üniversiteli ve liseli gençlerin olduğu bir atmosferde Ajda'nın ne işi var diyorsunuz doğal olarak. Ben de sordum bu soruyu. Türk pop müziğini sevmeyen, hatta çoğu kez eleştiren oğluma (o da arkadaşlarıyla orada), "Kaç konsere gideceksiniz?" dedim. "En başta Ajda'ya gitmemiz lazım. Hem de mutlaka" deyince öyle bir durdum. Nasıl yani? Bu çocuk Ajda'yı ne zaman keşfetti? Keşfetmişler efendim. "Bayılıyoruz ona" dedi. İşte işin sırrı burada; gençleri yakalayacaksın. Benim gençliğimde dinlediğim Ajda, şimdi oğlumu yakalamış. Genç olmak ve genç kalmak nereden geçiyor peki? Çok çalışmaktan mı, dünyayı dört gözle izlemekten mi, kendini yenilemekten mi? İçindeki çocuğa iyi davranmaktan mı? Hangisinden? Yoksa asla 'oldum' dememekten mi?.