Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NAZLI ILICAK

İspanya ve Türkiye

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Demokratik Toplum Partisi'ni (DTP) İspanya'nın Herri Batasuna çizgisinde göstermeye çalışıyor. Eğer Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nden Türkiye aleyhine bir karar çıkarsa, sakın "çifte standart" diye itiraz etmeyin. Anayasa Mahkemesi'nin gerekçeli kararı açıklanınca, DTP'yi PKK ile irtibatlı gösteren somut deliller var mı göreceğiz ama, kapatma kararının 1982 Anayasası'nın 68. maddesinin 4. fıkrası bağlamında, şiddetten ziyade "ülkenin bölünmez bütünlüğü" çerçevesinde alındığını sanıyoruz.
Herri Batasuna kararını baştan aşağı dikkatle okudum. İspanyol Yüksek Mahkemesi, organik bağı gösteren çok sayıda maddi olay ortaya koymuş. Yegâne delil, Herri Batasuna'nın, ETA'nın terör eylemleri karşısında suskun kalması değil. Partinin, terör örgütü ETA'nın yürüttüğü stratejinin bir aracı haline geldiği, sosyal çatışma ortamı yaratılmasına katkı sağladığı, böylece ETA'nın terör eylemlerine örtülü ve dolaylı destek verdiği vurgulanıyor. Bu konuda bazı örnekler veriliyor. Meselâ, 11 Ağustos 2002'de, Batasuna'nın tertip ettiği Saint- Sebastien Mitingi. Bu mitingde, "Tek yol savaş", "Faşistler asıl siz teröristsiniz", "Yaşasın askeri ETA" gibi sloganlar atılmıştı. Partinin bir üyesi, ETA'ya destek gösterisine katılmış, Batasuna'nın egemen olduğu şehirlerde ETA'lı teröristler "şerefli hemşehriler" ilân edilmişti. Buna benzer başka hadiseler de sıralanıyor.
İspanya'da, bir partinin kapatılması için, şiddeti desteklemesi, şiddet örgütüyle işbirliği yapması veyahut çoğulcu demokrasinin yaşamasını tehlikeye atması gerekiyor. Türkiye'de ise, durum çok farklı. Sözgelimi, federasyon talebi ya da mitingde sarf edilen birkaç Kürtçe söz, devletin ülkesiyle bölünmez bütünlüğüne karşı gibi mütalâa edilip, kişiler cezalandırılabiliyor; partiler kapatılabiliyor.
Özetle ifade etmek gerekirse, İspanyol devletinin sunduğu deliller, Herri Batasuna'nın, bir yandan şiddet eylemleri karşısında suskun kalırken, bir yandan da terörü desteklediğini açıkça gösteriyor. Acaba, bizim Anayasa Mahkememiz buna benzer deliller üzerinden mi karar verdi? Yoksa, bir takım söylemleri "bölücülük" olarak mı değerlendirdi?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA