Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NAZLI ILICAK

Tepkilerden anayasa değişikliğine

"AK Parti Anayasası" deniliyor. Çünkü AK Parti, kendisini rahatsız eden bir yargı sistemini bertaraf etmek istiyormuş! Mevcut duruma duyulan tepkiden kaynaklanıyormuş anayasa değişikliği.
Her zaman öyle olmadı mı? Hatırlayalım: Danıştay, idarenin aldığı bütün kararları bozuyor; sadece hukuka uygunluğu denetlemek yerine, "yerindelik" incelemesi de yapıyordu. Öyle ki, talebelerin notlarını değiştiriyor, onların sınıflarını geçmesini sağlıyor, hatta askerlerin terfilerine bile müdahale ediyordu. 12 Mart muhtırasından sonra gerçekleştirilen anayasa değişikliklerinde, bu gibi işlemleri sınırlayabilmek için hükümler konuldu.
Meselâ anayasanın 114. maddesine şu cümle ilâve edildi: "Yargı yetkisi, yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini sınırlayacak tarzda kullanılamaz. İdari eylem ve işlem niteliğinde yargı kararı verilemez."
Askerlerin terfilerinin denetimini, Danıştay'ın keyfi kararlarından kurtarabilmek için, 1972'de, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kuruldu. Daha sonra da, 1982 Anayasası'yla, Yüksek Askeri Şûra kararlarının yargı denetimi toptan kaldırıldı. Çünkü "hukuka uygunluk" incelemesi, "yerindelik" denetimine dönüşmüştü.
1961 Anayasası'na göre, Anayasa Mahkemesi, sadece kanunların anayasaya aykırılığını denetleyecekti. Ama Anayasa Mahkemesi, anayasa değişikliklerine de el atınca, 1971'de, 147. maddeye bir ilâve yapıldı: "Anayasa Mahkemesi, anayasa değişikliklerinin, sadece şekil şartlarına uygunluğunu denetler" denildi.
Bir iki örnek de, yakın dönemden verelim.
312. maddeden mahkûm olan Tayyip Erdoğan'ın, Anayasa Mahkemesi'nin bir yorumuyla önü kesilmişti. "Siyaset yapamayacağı" ileri sürülüyordu. 27 Aralık 2002'de, anayasanın 76 ve 78'inci maddeleri değiştirildi. Bir yandan, "ideolojik ve anarşik eylemler" ibaresinin yerine "terör eylemleri" sözü konuldu, bir yandan da, bir ili temsil eden hiçbir milletvekili kalmamışsa, 90 gün içinde seçimlere gidilmesi öngörüldü. Böylece Erdoğan, Siirt'ten milletvekili seçildi ve partisinin genel başkanlığını da sürdürebildi.
Buna benzer yığınla örnek var. Siyaset bir noktada ihtiyaç duyduğu zaman, anayasa değişiklikleri gündeme geliyor ve çözüm aranıyor. Bugün, en azından halkın bir kesimi, hem Anayasa Mahkemesi'nin, hem de HSYK'nın tutumundan şikâyetçi. Öte yandan, müsteşarın toplantıya katılmayarak Kurul'un çalışmasını bloke etmesi de eleştiriliyor. Yeni düzenlemede, bu durumun bertaraf edilmesi de gözetilmiş. Ama kati surette, Kurul'un, iktidarın hâkimiyeti altına alınması diye bir durum yok. İtiraz edenler, "Mevcut kast yapısı sürsün, HSYK'nın 5 kişisi Yargıtay ve Danıştay üyelerini belirlesin, Yargıtay da bu 5 kişiyi seçsin" isteyenler.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA