Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NAZLI ILICAK

Başbakan ve Başkan

Parlamenter sistemin "Başbakan"ı, Başkanlık sisteminin "Başkan"ından daha güçlü. Çünkü, Başkanlık sisteminde sert bir "kuvvetler ayrılığı" söz konusu. Yasama, Yürütme'den bağımsız, adeta başına buyruk. Başkan, istediğini bakan koltuğuna oturtuyor ve kurduğu hükûmetin güvenoyu alma mecburiyeti yok ama parlamento üyelerinin oylarına da hükmedemiyor; ancak telkinde bulunabiliyor. (Parti disiplini yok)
Parlamenter sistemde, -sadece Türkiye'de değil, bütün ülkelerde- Yasama ile Yürütme organları, uyumlu bir işbirliği sergiler. Hükûmetin hazırladığı tasarılar, dayandığı Meclis çoğunluğu sayesinde kolayca kanunlaşır. Hükûmetin, parlamento tarafından güvensizlik oyuyla düşürülmesi, -teoride mümkün dahi olsa- asla gerçekleşmez. Aynı şekilde, Yürütme'nin, Yasama tarafından denetlenmesi mekanizması da pek işlemez. Türkiye'de, anayasanın 100. maddesi, bakan ve başbakanların, Yüce Divan'da hesap vermesi için Soruşturma Komisyonu kurulmasını ve komisyon raporunun 2 ya da 4 ay içinde, TBMM'ye sunulmasını öngörüyor. TBMM, salt çoğunlukla, bakan ya da başbakanı Yüce Divan'a sevk kararı alabiliyor. Ama çoğunluğu elinde bulunduran hükûmetin bir üyesini, Yüce Divan'a göndermek kolay değil. Hatta mümkün değil. Ancak, bir koalisyon söz konusuysa, partilerden biri desteğini çekip, diğer partiden bir bakan aleyhindeki rapora onay verebilir. O zaman koalisyon bozulur. (Örnek: Tansu Çiller aleyhindeki soruşturma raporuna, Anayol Koalisyonu'nun ortaklarından Anavatan ve Mesut Yılmaz destek vermişti. Koalisyonu bozan Çiller, Refahyol hükûmetini kurmuştu.)
Türkiye'de, koalisyonların getirdiği bir istikrarsızlık yaşandı. Hükûmet ederken ortaklar ihtilâfa düştüler. O zaman iktidar, Yasama organındaki çoğunluğunu kaybetti. Ama bugünkü gibi, tek parti iktidarlarında, parlamenter sistemin başbakanı, aynı zamanda Yasama organıyla sıkı bir işbirliği içinde olduğu için, ABD Başkanı'ndan güçlüdür. Türkiye'de, merkezi otoriteyi dengeleyebilecek yerel yetkiler çok sınırlı. Zaten parlamenter sistemin yapısı gereği, Yasama, Yürütme ile uyumlu çalışıyor. Üstelik ülkemizde, milletvekillerinin büyük çoğunluğu, genel başkan tarafından belirlendiği için, uyum zaman zaman "itaat"e de dönüşebiliyor.
Nereden bakarsanız bakın, Başkanlık rejimini, "istikrar" ile gerekçelendirmek büyük hata. Kaldı ki, farklı bir çoğunluk egemen olduğunda, Yasama organı, Başkan ile inatlaşmaya girip, Yürütme'yi felç edebilir. Ayrıca, Başkan'dan hesap sorma ve onu sorgulama imkânına da sahiptir. Amerikan modeli, derin kutuplaşmalara sahne olan Türkiye gibi bir ülkede, rejimi kilitleyebilecek çok olumsuz özellikler taşımaktadır.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA