Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NAZLI ILICAK

Dink suikastı ve "cinayet şebekesi"

Gerçeklere ulaşmak istiyorsak, belirli bir şablon üzerinden düşünmeyi terk etmeliyiz. Her şey, ak ve kara değildir; her olay, Cemaat-iktidar kavgası bağlamında değerlendirilemez.
Son olarak, Hrant Dink davası sanıklarından Erhan Tuncel, bu cinayette başrolü Sabri Uzun, Ali Fuat Yılmazer ve Ramazan Akyürek'in oynadığını ileri sürdü. Eğer, gerçeğe Erhan Tuncel'in açıklamalarından yola çıkarak varmak istersek, dipsiz bir kuyunun içine düşeriz.
Ama Türkiye gazetesinde, Alper Görmüş, Tuncel'in açıklamalarını ciddiye almış; "Tuncel, Cemaatçi oldukları ileri sürülen 2 polis müdürünün ismi- ni verdi. Onları cinayeti örgütlemekle suçladı. Bu isimler, cinayet sırasında Trabzon Emniyet Müdürü, sonrasında Emniyet İstihbarat Genel Müdürü olan Ramazan Akyürek ile cinayet sırasında İstanbul İstihbarat Müdürü olan Ali Fuat Yılmazer'dir" diyor.
Alper Görmüş, askeri darbelere karşı, bedel ödemeyi göze alarak duran, değer verdiğim bir meslektaşımız. Ama maalesef, daha yorumunun en başında vahim hatalar yapıyor. Zira Hrant Dink 19 Ocak 2007'de öldürüldüğünde, Ramazan Akyürek Trabzon Emniyet Müdürü değil.
Rahip Santoro cinayetinin failini süratle yakaladığı gerekçesiyle terfi ettirilerek, 6 Mayıs 2006'da Ankara'ya, İstihbarat Daire Başkanlığı'na atandı. Ali Fuat Yılmazer de, o tarihte, İstanbul İstihbarat Şube Müdürü değil; Ankara'da İstihbarat Daire Başkanlığı'nda, C Şubesi'nden sorumlu müdür. İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler, Hrant Dink'e yönelik bir suikast olacağı haberi kendisine ulaşmasına rağmen, tedbir almıyor. Yasin Hayal'in İstanbul'da amcasıyla irtibata geçeceğini biliyor fakat bu konuda soruşturma yapmıyor; yapmış gibi cinayetten sonra bir rapor düzenlediği, Dink ailesinin avukatı Fethiye Çetin'in gayretleriyle ortaya çıkıyor. Ahmet İlhan Güler, amca Osman Hayal'in telefonunu sorgulamaya almadığı gibi, Dink'e yönelik tehdidi İl Koruma Komisyonu'na da bildirmiyor.
Hem Başbakanlık müfettişleri, hem de Mülkiye Başmüfettişleri, Ahmet İlhan Güler'in ihmalini tespit ettikleri için, Dink cinayetini takiben İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü'nden alınıyor. Ali Fuat Yılmazer, o göreve cinayet sonrası atanıyor.
Ramazan Akyürek, Trabzon Emniyet Müdürüyken, Erhan Tuncel'i istihbarat elemanı olarak kullanıyor. Tuncel, Jandarma İstihbarat görevlisi Tuncay Uzundal ile, Temmuz 2006'da aynı eve taşınıyor ve Emniyet'e bilgi vermemeye başlıyor. Tuncel'in, hem Jandarma'ya, hem de Emniyet'e çalıştığı tespit edilince, Emniyet ile muhbirlik ilişkisi kesiliyor.
Ramazan Akyürek, Hrant Dink'e yönelik ses getirici eylem planlandığı bilgisi, Erhan Tuncel tarafından kendisine ulaştırılınca, bu ihbarı İstanbul İstihbaratı'na ve Ankara'daki İstihbarat Daire Başkanlığı'na gönderiyor.
Söz konusu ihbarın, Ankara'ya geldiği tarihte, İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun ve C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer (18-
22 Şubat 2006) İran seyahatinde. İhbarı, Yılmazer ve Uzun görmeden, Şube Müdür vekili arşive kaldırıyor. C Şubesi'nin vazifesi, ilgili illere sorumluluk vermek ve ihbarı sisteme girmek. Şube Müdür vekili de, İstanbul'la konuşuyor, Dink hakkındaki ihbarın onlara ulaştığını öğreniyor. Bundan sonra, İstihbarat Daire Başkanlığı'nın görevi sadece, söz konusu ihbarı, Emniyet'in arşivi olan İstihbarat Denetleme Programı'na girmek. Şube Müdür vekili de aynen böyle yapıyor. Kaldı ki, bir ihmal söz konusu olsa bile, burada herhalde Hrant Dink'i hedef alan bir cinayet şebekesinden söz edilemez.
Kafayı bu yanlış yönlendirmelere taktığımız takdirde gerçeği kaçırırız. Gerçek, Dink cinayetinin Ergenekon bağlantısıdır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA