Başbakan, Mali Kural'ı koydu; "Türkiye'nin kendi içinde IMF oluşturmasının anlamı yok."
Bu son açıklama ile mali kurala dair görüş ayrılıklarının varlığını ve sebebini de öğrenmiş olduk.
İnsansız ekonomi talebindeki IMF'nin "ümüğümüzü sıkma" tartışmaları da yeni bir vadiye taşınmış oldu.
Mali kural dahil pek çok konuda hala IMF'nin (rızası değil de) görüşüyle hareket eden bir ekonomist atmosferimiz var.
Bastığı yerde ot bitmeyen bu eski dünyanın eskimiş kurumunu, krizin kıskacındaki Macarlar dahi sorgularken, bizim hâlâ IMF merkezli yaklaşımlarımız, hayret verici. Karşı çıkanlarımız dahi IMF rızası beklermiş havasında.
Fakat IMF'nin her söylediği de "hatalı" değil kuşkusuz. Mali Kural'ın şeffaflık ve kamu maliyesi disiplini için önemi aşikâr.
Burada sorun, yönteme dairdir.
IMF vesayet ve onayıyla yürüyünce ödediğimiz sosyal faturaları hatırlıyorum. Astarı yüzünden pahalı yıllar geliyor aklıma.
Şimdi "kendi içimizde IMF oluşturmasak" ve bu işi "yasalarla" yapmasak dahi bir "kurallar manzumesine" ihtiyacımız ortadan kalkmış değil.
Ekonomi çift haneli büyümelere koşarken mali olsun olmasın, "kuralların" hız keseceği ortadadır.
Burada dikkat edilmesi gereken; yatırımları yavaşlatmayacak kadar esnek ama bütçeyi, cari açığı çıldırtmayacak kadar katı kurallara olan ihtiyacın ortadan kalkmadığıdır.
Başbakan da zaten bunu söylüyor.