Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKUR TEMSİLCİSİ İBRAHİM ALTAY

'Dinleri farklı Müslümanlar'

Mesut Altun'un Mekke'den yazdığı Milyonlar Arafat'ta başlıklı haberin spotunda geçen bir cümle okurlarımızın tepkisine yol açtı. İnternet siteleri olayı 'vahim', 'inanılmaz', 'skandal' kelimeleriyle duyurdu. Sosyal medyada haberi eleştirenler arasında milletvekili, gazeteci ve akademisyenler dahil toplumun farklı kesimlerinden insanlar vardı.
Bahse konu cümleyi hatırlayalım:
"Bembeyaz ihramlarını giyen 3 milyon hacı adayı; dilleri, dinleri ve renkleri farklı milyonlarca Müslüman'ın aynı anda bulundukları tek nokta olan Arafat'ta buluşuyor."
Haliyle okurlarımız "Dinleri farklı Müslüman olur mu" diye sordular. Ben de aynı soruyu muhabirimize sordum. Altun şöyle yanıt verdi:
"Gazetecilik mesleğini 15 yıldır severek yapan biri olarak şunu söylemeliyim ki, yoğun çalışma temposunda haber yazarken bazen inanılmaz hatalar olabiliyor. Tekrar tekrar okuduğunuz bir cümledeki yazım ya da mantık hatasını göremeyebiliyorsunuz. Bu durum gazetecilik yapan herkesin başına gelmiştir."
Malum cümlede bariz bir mantık hatası olduğunu kabul eden Altun şöyle devam etti:
"Haberi yazarken cümleyi birkaç kez değiştirdim. Bu sırada 'kültürleri' yerine 'dinleri' yazmışım. Haberi tekrar okumama rağmen bu hatayı fark etmedim. Her yazdığı haberi en ince detayına kadar inceleyip, doğruluğuna inanarak yazmaya çalışan bir gazeteci olarak, böyle bir hata yapmış olmam çok üzücü. Bütün Sabah okurlarından özür diliyorum."
Altun gerçekten de Sabah'ın deneyimli ve titiz muhabirlerinden. Nitekim bir ay boyunca Mekke'den geçtiği diğer haberlerde bu titizliğin izlerini görmek mümkün. Fakat 'kasten yahut bilgisizlik nedeniyle yapılmamış olsa da' bu hata hem kendisi hem de Sabah için bir talihsizlik olmuştur.

Editörün sorumluluğu

Muhabirimizin bir üzüntüsü de bu hatanın 'çalışanı olmaktan gurur duyduğunu' ifade ettiği Sabah gazetesine saldırmak için bir fırsat olarak değerlendirildiğini düşünmesi. 'Eleştirilerin abartılı ve manipülatif' olduğunu düşünüyor.
Anlıyorum fakat maalesef bu konuda kendisine katılmıyorum. Gazeteciler ve gazeteler de eleştirilebilir. Bu yüzden gazeteciler 'eleştirenleri eleştirmeden' önce eleştiriye konu olan bariz hataları yapmamaya özen göstermelidirler.
Muhabirin sermayesi kelimelerdir. Bazen bir kelime ya da harf cümlenin bütün anlamını değiştirebilir. Yunus Emre'nin de belirttiği gibi: "Söz ola kese savaşı/ Söz ola kestire başı." Gazetecilerin sermayelerini dikkatli sarf etmeleri, 'dil, din, ırk' gibi aidiyet ifadelerini basmakalıp bir şekilde değil yerli yerinde kullanmaları gerekir. Yoksa bu örnekte olduğu gibi hiç hesapta yokken, 'klişelerin kurbanı' olunabilir.
Son olarak, editörlük müessesesi bu yüzden önemlidir. Burada sorumluluk muhabire olduğu kadar, hatta daha fazla, editöre aittir. Editörün görevi kendisine gelen malzemeyi sayfaya yerleştirmekten ibaret değildir. Haberleri okumalı, yazım ve anlatım hatalarını yakalamalı, gerekli düzeltmeleri yapmalıdır. Bu olayda da sorunu tespit etmesi ve düzeltmesi gereken kişi editördür.
Burada editör derken hem Haber Merkezi editöründen, ki yazıyı sayfaya gönderen odur, hem de sayfa editöründen söz ediyoruz. İkisi de atlamışlar.
Sayfa editörümüzle görüştüm. Hatayı fark ettiklerinde çok geç olduğunu kabul etti ve o da okurlardan özür diledi.
Ne diyelim! Umalım ki bir musibet bin nasihatten evla olsun.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA