Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

MİT ve Genelkurmay İstihbaratı uyuyor mu?

Taraf'ın yayınladığı "AK Parti ve Gülen'i bitirme" kirli planıyla ilgili soru işaretleri sürüyor. Başbakan Erdoğan'ın plana yaklaşımı neredeyse herkesin ortak fikri: "Eğer bu iddialar gerçek dışıysa vahim, eğer iddialar doğruysa mesele daha vahimdir..."
Aslında bu iki şık dışında bir vahim şık daha var, o da şu; her iki ihtimalde de bu belgenin varlığını devleti yönetenlerin bilmemesi.
Şu ana kadar yapılan açıklamalardan öğrendiğimiz kadarıyla sivil veya asker devletin tepesindekiler, bu vahim olayı bizim gibi Taraf'ın yaptığı haberden öğrendi.
Bırakın polisi, bu ülkenin MİT'i ve Genelkurmay İstihbarat'ı nerede?
Belge "yalansa" belgeyi hazırlayan karanlık güçlerin Ordu'yla hükümeti karşı karşıya getiren komplosunu, "doğruysa" Ordu içinde "cunta" oluşturulduğunu bu kurumlar neden öğrenip gereğini yapmadı?
Bizim devletin kulağı olup bitenleri duymadı mı acaba? D
uyup da bir şey yapılmadıysa durum daha da vahim değil mi?
Bu işte bir değil, birden çok gariplik var. Bu garipliklere son olarak işi yargıya havale etmek de eklendi... Tamam, yargı görevini yapacak ama ondan önce idarenin yapması gerekenler yok mu?
Ortada sicili güven vermeyen daha önce de Lahika 1 belgesinde imzası olan bir asker var; Kurmay Albay Dursun Çiçek. Albay Çiçek daha önce imza attığı bu belgede, aralarında Türkiye'nin önemli kurumları TÜSİAD'ı, TOBB'u, TESEV'i, hatta ENKA Okullarını "ABD kullanıyor" diye suçlamıştı.
Bu belgeden sonra ne yapıldı?
Hiçbir şey...
Oysa Albay Çiçek ve çevresi biliniyor. Biraz araştırma bile bunun için yeterli.

Albay Çiçek hâlâ görevde
İşte basına da yansıyan bilgelerden kısa bir özet:
Levent Göktaş, Kara Harp Okulu 1980 mezunu. Deniz Piyade Kurmay Albay Dursun Çiçek de 1980 Kara Harp Okulu mezunu. Deniz piyade subayları, Deniz Kuvvetleri adına Kara Harp Okulu'nda okurlar, mezun olunca deniz kuvvetlerine geçerler. Bu ikili devre arkadaşı ve aynı okulda okudular, üstelik bu ikiliyi yakın tanıyanlar kafa yapılarının da aynı olduğunu söylüyor. Serdar Öztürk (Avukat) ise bu ikiliden çok sonra, Kara Harp Okulu'ndan mezun oldu ama Levent Göktaş'la tanışması özel kuvvetlerde görev yaptığı dönemdeydi.
Biliyorsunuz Ergenekon'un "kara kutusu" olarak nitelenen Albay Levent Göktaş, 7 Ocak 2009'da Ergenekon soruşturmasının 10. Dalga operasyonunda gözaltına alındı. Evinde ve bürosunda yapılan aramada 62 adet CD ve DVD bulundu. Göktaş'ın arşivinde kritik görevlerdeki kişilere ait fişlemeler ve kayıtlar ile bazı yargı mensuplarının "mahrem ilişkileri"ni içeren bilgiler ortaya çıktı. Ama asıl çarpıcı bilgiler Güneydoğu'da görev yaptığı dönemdeki bir devre arkadaşının savcılara ilettiği ihbar mektubunda yer alıyordu.
O mektupta, 1996'da Şırnak'ta 11 köylünün bir minibüste kurşunlanıp, yakılarak öldürüldüğü Güçlükonak Katliamı'nı Levent Göktaş'ın başında bulunduğu ekibin gerçekleştirdiği ve olayın PKK'nın üzerine yıkıldığı ileri sürülmüştü. Bu iddia üzerine olaydan 13 yıl sonra yeniden soruşturma açıldı.
Bu bilgiler, Türkiye'nin tartıştığı belgenin Avukat Serdar Öztürk'ün bürosuna nasıl gelmiş olabileceği konusunda az da olsa ipucu veriyor. Ve son "Kirli Plan"la ilgili belgenin gerçek olabileceği konusunda bana göre "şüphe" bile bırakmıyor.
Peki, bu gerçeklere rağmen Albay Çiçek neden hâlâ görevinin başında?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA