Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK ERDURAN

"Suçlananlara" borçluyum

Bütün devletler katakullicidir. Kollamakla görevli oldukları çıkarlar gerektirdikçe uluslararası hukuk denilen bostan korkuluğunun kurallarına boş verip dolap çevirirler.
Ahlak sözcüsü pozuyla "Ayıptır, yapmasınlar" diye ahkâm kesmenin anlamı yoktur. İnsanlık yeterince insanlaşıp sömürüsüz bir dünya düzeni kuruncaya kadar içinde yaşamakta olduğumuz orman ortamında "yapmamak" yenilgi getirir.
Bizim devletimiz de istisna değil. Ülke çıkarları için uygun gördüğü her şeyi yapıyor; yapmalıdır. Gerektikçe üstü kapalı gücünü kullanarak...
Birleşmiş Milletler gibi "adı var, yaptırımı yok" uluslararası hakemlerin düdüklerine isteyen kulak asıyor, istemeyen keyfince oynuyor. Siz başına buyruk ülkelerin oralardan çıkan kararlara uyduğunu duydunuz mu?
Öyleyken bizde birileri "karışık" görünüşlü olaylarda hemen yan hakem rolüne çıkıp "Faul, faul!" diye bayrak kaldırarak Türkiye'yi dünyaya gammazlıyorlar. Son örnek şu Suriye'deki Türkmenlere yardım götürürken bir savcımız tarafından yolu kesilen, aranması bir MİT görevlimiz tarafından engellendiği söylenen TIR olayı.
Uluslararası velvele koparanların iddiasına göre taşıt İHH (İnsan Hak ve Hürriyetleri) Vakfı'nınmış, içinde silah varmış. İddia yalanlandı. Ama ben soracağım: "Diyelim ki öyle.
Ne olacak?"
İstihbaratçı değil, yorumcuyum; hiçbir kurumla bağlantım yok. Görevim de "servis edilen" bilgi aktarmak değil; yaşadıklarımı, gördüklerimi, bildiklerimi size anlatmak.
Bosna savaşında Sırp faşistlere karşı sembolik direniş amacıyla bir grup aydınımızın kısa bir süre için silahla Boşnak güçlerine katılmasını önerdiğimde yapayalnız kalmıştım. Bosna yönetimi de isteğimi alkışladı ama bürokratik ağır çekim işlemleri başlattı. Bir tek gazeteci Hakan Albayrak imdadıma koşup Zagreb ve Zenica'da yardımcı olabilecek kişilerin isimlerini verdi.
Onlardan biri Balkanlardaki "İslami" yardımlaşma organizasyonunun lojistik yöneticisi Abbas adlı delikanlıydı. Gittim, Zagreb'deki bürosunda onu buldum. Haklarındaki olumlu olumsuz bütün söylentilerin aslını faslını da sordum. Hepsini ayrıntılarla yanıtladı, bana bütün belgeleri gösterdi, depoları gezdirdi.
Sayesinde çeşitli engelleri aşarak Bosna'nın Kara Kuğular adlı seçkin savaşçılar birliğinde konuk edildim. Orada yaşayıp gördüğüm -pek çok düşüncemi ve sonraki yaşamımı değiştirdiğini söyleyebileceğim- müthiş şeyleri Milliyet' teki dizide anlattım. Sonra kitaplaştı.
Burada gazetecilik görevi diye ateş parçası yardımcım Abbas'ın vakfının adını bir kere daha kayda geçireyim: İHH.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA