En son California'daki olaylarla birlikte bütün göstergeler, "ABD imparatorluğunun" tastamam çöküşünü işaret ediyor.
ABD Başkanı Trump'ın sokak eylemeleri dolayımında "Dış güçler" vurgusu yapması veya "Ülkemizin parçalanmasına izin vermeyeceğiz" manasına gelen sözler sarf etmesi kulağa tuhaf gelebilir.
Lakin...
İngiltere 242 yıl önce Paris Antlaşması'yla ABD'nin egemenliğini tanımış olsa da ABD'den elini ayağını hepten çekmiş değildir, onu ne yapacağız! Çöküşün nedenini İngiltere ve Kıta Avrupası ile Trumpçılar arasındaki kavgaya bağlayamayız. Kâğıtçılar, Taşçılar ve Makasçılar şeklinde kodlanan güç odaklarının kapışmasıyla da açıklayamayız.
Çöküşün nedeni çok daha derinlerdedir.
***
İsterseniz şöyle yapalım: Öncelikle "çöküş süreci" hakkında birkaç kelam edelim, ardından çöküşün nedenine bakalım.***
Osmanlı'dan farklı olarak ABD zamanla "hasta adam" olmamıştır, fabrika ayarları hastalıklıdır.
Bunu da en yetkin şekilde Fransız Müslüman düşünür Roger Garaudy teşhis etmiştir.
Filozofumuz ABD'yi "çöküşün öncüsü" mesabesinde görür.
Haksız da değildir. ABD'nin öncülük ettiği kapitalist modern paradigmaya göre insan, tüketici bir araçtan ibarettir.
Hâliyle insan pazarlanabilir hedef kitleye indirgenmiştir. İnsanın değeri pazardaki "verimliliğinden" kaynaklanır.
Gazze'de çocukların paramparça edilmesini, Gazze'nin soykırımdan geçirilmesini silah yardımlarıyla desteklemek, bu hastalıklı insan telakkisinin doğal sonucudur.
Fabrika ayarları hastalıklı olanlar için sadece güçlü olanın hukuku vardır.
Bundan sebep hem hukuka bağlı olmanın şampiyonluğuna soyunup hem de İsrail'in Gazze soykırımını mahkûm eden Uluslararası Ceza Mahkemesi'ni tehdit edebiliyorlar.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz