Öyle bir otomobil düşünün ki, zamanın en ileri teknolojisine sahip. Rakiplerinden çok üstün ama rakiplerinin yarı fiyatına… 40'lı yıllarda ABD'de Preston Tucker isimli bir otomobil sever böyle bir otomobil geliştirdi. Yeni bir otomotiv markası yaratmak için yola çıkan Tucker, bunun hiç kolay olmadığını geç de olsa anladı.
Büyük sermayenin ve siyasilerin engellemeleriyle karşılaştı. Hatta sahtekarlıkla suçlandı. Yargılanıp, suçsuz bulunduktan kısa bir süre sonra öldü. Böylece, otomotivde devrim yaratacak bir girişim sonuçsuz kaldı.
Rakipler teknolojiyi aldı
Tucker, geliştirdiği otomobilde, o dönemde hiçbir otomobilde bulunmayan; alüminyum motor, disk frenler, emniyet kemeri, hidrolik süspansiyonlar, darbe emici tamponlar, virajlarda ölü nokta bırakmayan üçlü farlar, kazalarda yaralanmayı önlemek amacıyla plastik camlar, kokpitte metal yerine kauçuk sünger kaplama ve dört tekerden çekiş sistemi gibi yeni teknolojileri kullandı.
En ilginç olanı ise bugün birçok otomobilde Tucker'ın o dönemde geliştirdiği teknolojilerin benzerleri kullanılıyor.
Coppola'dan çarpıcı film
Tucker'ın ilginç hikayesinin ayrıntılarını auto&motor sport'un Mart sayısındaki yazımda bulabilirsiniz. Ayrıca, ünlü yönetmen Francis Ford Coppola'nın yönettiği 1988 yapımı, Tucker: A Man and His Dream (Tucker: Bir adam ve rüyası) filmini izlemenizi de tavsiye ederim. Coppola, Tucker'ın hikâyesini çarpıcı bir şekilde anlatıyor.