Türkiye'nin en iyi haber sitesi
TARIK YILMAZ

Diplomalı mesleksizler!

Gazetelerin haftasonu eklerinin vazgeçilmezidir bulmacalar. Hele "iki resim arasındaki farkı bulun" türünden olanları, algıda seçicilik için birebirdir. Şimdi, şu iki grafiğe beraberce bakalım. Ne fark görüyorsunuz? Çizgiler aynı. Kriz yılları aynı... 2008'in son çeyreği ve 2009'da işsizlik hızla yükselmiş. Küresel ekonomik buhranın zirveye çıktığı 15 aylık dönem için gördüklerinize "normal" diyebilirsiniz. Haklısınız da...
Peki, tablolara bir başka gözle yeniden bakar mısınız? Krizin patlak verdiği ve en sert darbesini yiyen ABD'deki durumla, Türkiye'nin verilerini karşılaştırır mısınız? Krizle başlayan aynı işsizlik öyküsünde farklı çizgileri görebiliyorsunuz değil mi? ABD'de lise düzeyinin altında eğitim alanlar arasında işsizlik yüksek. Üstelik krizde yüzde 16'ya kadar tırmanmış. Lise ve dengi okul mezunlarında yüzde 10'ların az üzerindeki işsizlik, üniversite ve üzeri eğitim alanlarda yüzde 5'e kadar düşüyor.
Eğitim arttıkça işsizliğin gerilediği görülüyor.
Bir hatırlatma yapayım. ABD'de son açıklanan tarım dışı işsizlik verisine göre oran yüzde 9.7. Onlar için bu oran korkunç.
Gelelim Türkiye'ye
... Hafta başında açıklanan TÜİK verilerinden yola çıkarak işsizlik-eğitim bağlantılı tablonun benzerini ele alalım. Türkiye ile ABD'nin tek ortak yanı kriz sırasında işsizlik oranlarının artması. 2009 yılı verilerine göre Türkiye'de çalışma çağındaki (15 yaş ve üzeri) her 100 kişiden 14'ü işsiz. Bu oran, ekonomik büyümenin canlı olduğu yıllarda yüzde 9.9 civarındaydı. İşsizlik çıkmazında ABD'den ayrıştığımız yön, eğitimle ilişkili. İlginçtir bizde okur-yazar olmayanlarda işsizlik oranı yüzde 8. Maalesef, eğitim düzeyi arttıkça işsizlik oranı da hızla yükseliyor. Alfabeyi söktüysen istihdam piyasasında şanlısın da sebat edip ortaöğrenimi bitirdiysen şanssızsın! Çünkü lise altı eğitimi olanlarda işsizlik yüzde 13.9.
Yok eğer "Bu bana yetmez daha da okuyacağım iyi işlerde çalışacağım" diyorsanız yandınız! Liseyi bitiren 100 kişiden 17'si kahvede, sokakta, evinde işsiz oturuyor.
Direnip üniversiteyi okuyanların riski de az değil. Bu kesimde de işsizlik oranı yüzde 12.1.

***

Katma değerli ürün üretim problemi bu olumsuzlukların bir nedeni olabilir mi? Kuşkusuz evet. Tekstil gibi Türkiye'nin istihdam deposu sektörüne dil uzatarak "Artık tekstilden çıkmalı" gibi sığ bir tartışmaya girmeye niyetim yok. Zira bir kişiye istihdam yaratma maliyetinin en düşük olduğu sektörlerin başında geldiği için bu sektörü tu kaka ilan etmeye kalkışmak haksızlık olur. Ayrıca teknik, organik ve marka tekstil yapmaya kalkışanlara da hakkını teslim edelim.
Türkiye gerçeği, eğitimi olmayanların, "Ne iş olursa yaparım" diyenlerin hala ekmeğini taştan çıkarabildiğini gösteriyor. Taşeronlaşma, genç emeklilerin iş piyasasında yarattığı haksız rekabet ise cabası.
Üniversiteyi bitirenler mi? Birçoğu aslında lise mezununun yapacağı işlere girerek bir yerlerde çalışabiliyor. Hatta bazıları iş bulabilmek için üniversite diplomasını bile saklıyor. Geçenlerde bir kamu bankası eleman almak için sınav açtığında başvuru sahiplerinin bazısı hem lise mezunları için açılan kadroya hem de üniversite mezunu istenen bölümlere adaydı.
Sonuçta mesele, "nitelik" açığına, bir başka ifade ile "mesleksizlik" açmazına gelip dayanıyor. Bir an önce hayata atılmak isteyen, lise veya ön lisans aşamasında mesleki eğitimle hayatını kurabilecek yüzbinlerce genç, inatla üniversite kapısını zorluyor. Giremeyen dertli, üniversiteye girenler ise "Yarın nasıl iş bulacağım?" diye kaygılı... İstihdam için çözüm sanayi ve hizmetler sektöründe. İşverenlerin ara eleman ihtiyacı her zaman var. Ama Türkiye'deki tabloya bakıldığında lise ve dengi okullardan mezun olanlar en işsiz sınıfı oluşturuyor. Meslek liselerini tercih edenler ya az ya da meslek liseleri yetersiz. Hal böyle olunca, mesleki eğitimin yeniden ele alınması, imam hatip sendromundan, katsayı hesabından kurtarılması gerekiyor. Yoksa, ideolojik takıntılara kurban edilen genç nesillerin günahı ne sağ siyaset dinliyor ne de sol! Tek siyaset prim yapıyor: "Ekmek siyaseti!"

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA