Krizde bankalar bilançolarına çok büyük kârlar yazdı. Hükümetin, sanayicilerin hatta vatandaşın tepkisini çektiler. Onlar da kendilerini "Kötü olsak da ülke zora girse daha mı iyiydi. Üstelik 2001 krizinde biz ödevimizi yaptık yapmayanları eleştirin" diyerek savundu.
Türkiye ekonomisi için bu yıl büyüme yılı. IMF, mali kural, kredi notları ne olursa olsun herkes Türkiye'nin en az yüzde 3.5-4 büyümesini bekliyor. Daha önce 2009'daki muhteşem kârların bu yıl olmayacağını düşünen bankacılık sektöründe de dünya ekonomisinde toparlanmanın hızlanacağı beklentisiyle düşünce yavaş yavaş değişiyor.
Var mı açık artıran!
2009 bilançolarını açıklayan bankaların 2010 beklentilerinde çift haneli büyümeler yarışıyor. Kimi yüzde 10 büyürüz diyor kimi yüzde 20...
Anlayacağınız büyüme yarışında açık artırma var. Mevduat faizi düşüşte. Bu bankaların işine geliyor çünkü en büyük gelir kaynakları olan maliyetleri ucuzluyor. Ancak bu düşük maliyetler nereye plase edilecek de bankalar yüzde 20 büyümeyi yakalayacak?
* Bono faizleri? Sanmam. Kazanç az. Yüzde 8-9 bandında dolaşan faizler daha da düşmezse bankalar bonodan geçen yılki gibi büyük para kazanamaz.
* İşletme kredileri? Belki. Ancak KOBİ'lere kredi verirken halen elleri titriyor. Takipteki KOBİ kredileri yüzde 7.6. İyi şirketler için ciddi rekabet var ve orada bankalar açısından yüksek karlar yok.
En kârlısı...
* Bireysel kredi ve kredi kartları? En kârlı alan. Getirisi yüksek ama riski de... Kredi kartlarında batık oranı yüzde 10.4... 100 liralık kredinin 10'u batak anlayacağınız.
O halde beklentileri var. Ya bizim bilmediğimiz bir kaynak buldular ya da kazandıkları kaynaklardan aldıkları getirileri yükseltecekler.
Ankara'da ilginç yorumlar yapılıyor. Özellikle bazı bankaların büyüme planlarının ana eksenine Merkez Bankası'ndan sağladıkları ucuz kaynağı koyduğu ve çift haneli büyümelerde bu kaynağa güvendikleri konuşuluyor. Deyim yerindeyse bankalar petrolü Ankara'da bulmuş.
Ancak yine duyduğumuza göre Ankara bu konudan rahatsız ve yakında sessiz sedasız kulaklar
çekilecek. Bizden söylemesi...
