BEN çocukken bir şehir efsanesi vardı. Beynimizin sadece yüzde 11'ini kullanabiliyormuşuz.. Onda birle uygarlığı bu düzeye getirmişiz.. Ya tamamını kullanabilsek..
2000'li yıllarda, efsane yerinde duruyor, ama beyin ilerledi. Artık yüzde 20, yani beşte bir, kullanılır olmuş..
Niye "Miş.. Muş.."
Çünkü bilim kanıtladı ki, böyle bir şey yok.. İnsanlar beyinlerinin yüzde 100'ünü kullanıyorlar..
Ama gene de efsane bir film yapmak için yeterli olmuş..
Bradley Cooper yeteneksiz bir yazar.. Bir gün bir hap buluyor.. İçtin mi, beyin kullanma oranı yüzde 100'e varıyor.. Adam, yıllardır yazamadığı romanı üç günde yazıyor. Yarım günde italyanca, bir günde Çin'ce öğreniyor. En karmaşık problemleri çözüyor. Bilgisayarın yapamadığı borsa analizlerini anında yapıp, 10 bin doları iki günde 2 milyon dolara çıkarıyor..
Amma velakin ilacın ölümcül yan etkileri var bir.. Bu ilacın peşinde olanlar var iki.. Onlar da ilaca ulaşmak için Bradley'yi öldürmeye hazırlar..
Limit Yok (Limiless) işte bu.
Cooper'ın yanında Robert de Niro gibi bir usta, Abbie Cornish gibi de hoş bir kız da oynuyor üstelik. Yönetmen Neil Burger de boş değil.. Belki de bu yüzden, fazla beklentilerle gittim de, beni kesmedi.. Çok daha iyi çekilebilecek bir öykü ziyan olmuş sanki..
Yani, görmezseniz fazla bir şey kaybetmiş olmazsınız..