Giriş Tarihi: 11.7.2010

Minimum şov, maksimum detay

Hafta başında gerçekleştirilen Paris Haute Couture Moda Haftası'nın teması, el emeği göz nuruydu. Bu yıl moda haftasına katılabilen şanslı azınlık, podyumda boy gösteren kıyafetlerde ateşi, çiçeği, doğayı ve insanı gördü...

Donald Trump'ın 2005'te evlendiği, Slovenyalı eşi Melania'nın gelinliği 23 kilo geliyordu. Bayan Trump'ın John Galliano imzası taşıyan Christian Dior gelinliğini 28 terzi işlemişti. 28 süper yetenekli terzi tek bir elbise dikiminde çalışmış, ortaya Amerikan Vogue'una kapak olacak bir gelinlik çıkmıştı. Çünkü bazılarına tasarım, kesim, kumaş, dikim yetmiyor. İnsanın kendini özel hissetmesi için yoğun bir el işçiliği, alın teri gerekiyor. 2010 Sonbahar Paris Haute Couture Moda Haftası bu yıl süper lüksü, giyilebilir tasarımlar ve el işçiliği ile süsleyerek karşıladı. Bu yıl moda haftasında geçmiş senelerin aksine minimum şov, maksimum detay vardı. Paris'in en heyecan verici olaylarının başında gelen Haute Couture Moda Haftası'na giren şanslı azınlık, bu yıl podyumda boy gösteren kıyafetlerde ateşi, çiçeği, doğayı ve insanı gördü. Tamamen insan eliyle, ipekten, puldan, satenden yaratılan bir dünyayı... Christian Dior'un baş tasarımcısı John Galliano, bu yıl çiçekler yarattı ve onları insan bedenine oturttu. Style.com'dan Tim Blanks'le yaptığı söyleşide 'En ilham veren öğretmen' olduğunu söylediği doğa temasını sonsuz bir gerçeklikle kullandı Galliano. Eteklerinin, yeleklerinin, elbiselerinin üzerine yüzlerce gül oturttu, devasa laleler, frezyalar yarattı bluzlardan ya da tül elbiseleri buzlar, ateşlerle süsledi. Galliano'nun şovu hiç şüphesiz ki 'doğaya' bir saygı duruşuydu. Uçuşan morlar, siyah mavi tüller, yeşiller, kırmızılar, bordolar hatta turuncu ile toz pembenin uyumsuz uyumu Galliano'nun şovunu her zaman olduğu gibi sürreal bir geçide dönüştürdü. Tekrar tekrar izlenecek, mutlu bir geçide...
ALEV ALEV YANAN KADINLAR
Ateş, bir de Elie Saab'ın kıyafetlerinde vardı bu yıl. Venedik'te üç kere yanan ve küllerinden yeniden doğduğu için Le Fenice (Zümrüdüanka kuşu) adını alan opera binasının ateşleri taşınmıştı Saab'ın şovuna. Elie Saab'ın kullandığı kadife ve kat kat tüller elbiselerinde gerçekten alev hissi uyandırıyordu. Bu alev alev yanan kadınlarda Saab'ın bolca kullandığı göğüs ve tek bacak dekoltesi yoktu. Bu sezon dekoltenin sadece ve sadece sırtta olduğunun altını çizen Saab'ın kurguladığı 'kırmızılı kadın', sonunda modacının Lübnanlı kanından arınmış, fazlasıyla seksi, dişi, bir o kadar da kendinden emin biri oluvermişti. Kendisinin fazlasıyla başarılı olduğu ve artık imzası haline gelen pul ve payet işlemeli kıyafetler, bu yılın temasıyla bire bir örtüştü: Elie Saab'ın elbiselerinde kesinlikle çok alın teri vardı. Galliano gibi Saab da düz bir kumaşı neredeyse hiç kullanmamıştı, modacı haute couture'ün anahtarının el işlemesi ve kumaştan yaratılan farklı bir dünyada olduğunun altını çizdi.
EVLADİYELİK KIYAFETLER
İşlemeden ve sadece bir elbiseden fazlasını yaratma konusunda bu yıl, adından söz edilmesi gereken tasarımcılar arasında bir de Givenchy'nin tasarımcısı Riccardo Tisci var. Tisci'nin karanlık dünyasında yaratılacak çiçeklerin bahsi geçemezdi de, tasarımcı doğa kadar mükemmel bir sistemden, insan bedeninden yola çıkmıştı 2010 Couture koleksiyonunu hazırlarken: Mükemmel insan vücudundan... Mankenlere giydirdiği tül elbiselerin üzerine işlediği kusursuz pullarla gerçek birer iskelet yarattı modacı. Ne şahane bir fikir, insan anatomisine ve elbiseye ne kadar sıradışı bir yaklaşım... Paris Haute Couture Moda Haftası'nda bu kadar 'sanatçı' ve seyredilmeye değer bu kadar sanat eseri varken, Karl Lagerfeld'in bir dergi için Alexa Chung'a verdiği röportajda "Ben sanatçı değil, modacıyım," demesinin bir nedeni olmalıydı. Nitekim bu moda haftasında sergilediği süper dikişli günlük kıyafetler durumun nedenini anlatmış oldu. Lagerfeld'in Chanel için tasarladığı birbirinden güzel kesimli, fazlasıyla kaliteli döpiyesler, paltolar, elbiseler haute couture'ün öncelikli amacını yansıtıyordu: Evladiyelik kıyafetler yaratmak. Ve bu kıyafetler, beni en az diğerleri kadar etkiledi. Giorgio Armani'nin kısa zaman önce kurduğu haute couture markası Armani Prive de, Chanel'in ayak izlerini takip etti, kaliteli ama sade kesimli takım elbiselere yoğunlaştı. Armani Prive de Chanel gibi lüksün lüksünü günlük hayata taşımayı hedefledi. Sonuç olarak kullanılması zor veya kısıtlı sanat eseri-gece elbiseleri de, günlük hayata karışmaya hazır dünya üzerinde sahip olunabilecek en kaliteli döpiyesler de, 2010 Paris Haute Couture Moda Haftası'ndan ciddi bir 'şıklıkla' ayrıldı. Haftadan hayatımıza sarkacak iki trend kaldı: Birincisi ne yazık ki Türk Vogue'unu yalanlarcasına, saçlarda köşe başındaki kuaföre çektirilmiş kadar aleni görünen fön. İkincisi de beli belirginleştiren fiyonk kemerler.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.