Benekler Kraliçesi
Japon sanatçı Yayoi Kusama 82 yaşında, yaklaşık 40 yıldır Tokyo'da bir akıl hastanesinde yaşıyor ve dünyanın her yerinde açılan retrospektiflerle sanat dünyasında bir fırtına gibi esiyor. Resimlerinden biri 5.1 milyon dolara satılan Kusama'nın tasarımları Türkiye'de
TEK BAŞINA NEW YORK'TA
1929'da varlıklı bir ailenin kızı olarak Japonya'da, Matsumoto'da doğan Kusama, katı kuralları olan bir aile içinde büyümekten hep rahatsızlık duymuş. Babası çeşitli geyşalarla düşüp kalkarken, annesi minik Yayoi'yi casusu olarak kullanır, kocasını kızına takip ettirirmiş. Yetişkinliğinde hem cinsellik takıntısı olan hem de seksten nefret eden biri olmasını bu döneme bağlıyor kendisi. Artık imzası haline gelen ve resimlerinden taşıp, bütün ticari ürünlerinde, hatta Tokyo'da bazı otobüslerde bile kullanılan benekler gözüne ilk göründüğünde 10 yaşındaymış. Bahçelerindeki bitkilerin canlanıp kendisiyle konuştuklarını gören Kusama, halüsinasyonlarını kağıda dökerek başlamış işe. Son derece parlak renkler, modern formlar ve tabii her yerde ve her zaman kullandığı benekler bugüne kadar uzanan Kusama imzasını oluşturmuş. Bir dönem Japonya'da resim eğitimi almış, ancak usta çırak ilişkisinden hiç hoşlanmamış. Sonra bir gün bir dergide ABD'li ressam Georgia O' Keeffe'nin resimlerini keşfedince hayatı değişmiş. Amerikan Konsolosluğu'na gidip O'Keeffe'nin adresini almış, ona birkaç resmi eşliğinde bir mektup yollamış. Mektuplaşmaya başlamışlar. 1958'de, genç bir kadının tek başına seyahat etmesinin çok zor olduğu, Japon vatandaşlarının ülke dışına çok kısıtlı bir parayla çıkabildiği günlerde ABD'nin yolunu tutup oraya yerleşmiş. 15 yıl kaldığı bu ülkede, çöpleri karıştırıp yemek yemişliği bile var. Genel olarak çok fakir ve sıkıntılı geçen bu dönemde New York'un sanat çevresinin içine girmiş ama ne giriş. Devir, Andy Warhol, Mark Rothko, Willem De Kooning, Roy Lichtenstein gibi her biri birbirinden önemli sanatçıların devri. Kusama, Brooklyn Köprüsü'nde, parklarda 'happening'ler düzenliyor. Çıplak insanları, atları beneklerle beziyor. ABD Başkanı Richard Nixon'a 'Boşver bu Vietnam savaşını da gel sevişelim,' mealinde bir mektup yazıyor. (Nixon cevap vermemiş.) Bir ara Venedik Bienali'ni basıp, bahçede kendi ürünü küreler satıyor. Bir dönem Andy Warhol'dan bile daha çok bahsedilen sanatçı oluyor. Bütün bunları, yabancı bir ülkede, çok iyi bilmediği bir dilde ve tek başına bir kadın olarak yapıyor. Sonra, bunca çabanın ters teptiği, kendini fazla öne çıkarmakla suçlandığı bir dönem başlıyor. 1973'te ülkesine dönüyor. Ve o gün bugündür, gider gitmez kendi isteğiyle kalmaya başladığı psikiyatri hastanesinde yaşıyor. Orada bulunma nedeni, kendini rahat hissetmesi. Yoksa derdi 'akıl sağlığına kavuşmak' değil. Tam tersine, rahatsızlığının bir sanatçı olarak onu daha güçlü kıldığına inanıyor. 70'lerde, 80'lerde bir dönem ortalıktan el ayak çekmiş gibi görünse de aslında hep üretmeye devam ediyor. Yazdığı şiir ve romanlarla aldığı ödüller bile var. 90'larda New York'ta açılan bir retrospektifle yeniden sanat dünyasının gündemine geliyor. Eserleri değer kazanmayı sürdürüyor. Derken, devreye tasarımcı Marc Jacobs giriyor. Kusama hayranı olan Jacobs, sanatçıyla Louis Vuitton için özel bir koleksiyon tasarlaması konusunda anlaşıyor.
DÜNYANIN GÖZÜ ÜZERİNDE
Londra'daki Tate Modern'da bu yıl başında açılan sergisi için yıllar sonra ülkesi dışına çıkıp Londra'ya gitti. Bu sergiler kapsamında, dünyanın birçok yerinden birçok gazeteci Kusama'nın Tokyo'da yaşadığı hastanenin çok yakınında yer alan üç katlı stüdyosunda sanatçıyla buluştu, o günkü ruh halinin izin verdiği ölçüde kendisiyle söyleşiler yaptı, cart kırmızı peruklu ve rujlu bu ihtiyar kadının, kendisine verilen hediyeleri minicik çocuklar gibi sevinçle kabul edişini izledi. Dünya basınının önde gelen yayın organlarında sayfa sayfa Kusama portreleri yayımlandı. Yani kısaca dünya bir Kusama fırtınası etkisinde. Biz de bu fırtınayı olmasa bile, rüzgarını hissedeceğiz gibi görünüyor.
EN SON HABERLER
- 1 Kuruluş Osman’ın Ulcay’ı Ümit Kantarcılar’dan samimi açıklamalar! “Dizi ve sinema sektöründeki başarımız tesadüf değil”
- 2 Dünya çatışıyor ABD kazanıyor
- 3 Türklerin Lahey’deki hayatı: Gurbet, gözyaşı ve umut
- 4 Bu turun farkı kadınlar
- 5 Sessiz lüksün sembolü
- 6 Düşünceleriniz hayatınızı yönlendiriyor
- 7 Atalarının mirasını fotoğrafta yaşatıyor... Adıyamanlı kadınların kültürel mirası: Kofi
- 8 Osmanlı alimlerinin 150 yıllık kayıp hikayesi
- 9 Başkasına yardım derken kendini unutma
- 10 Moda, kadın sporcuların peşinde