Tatlı düşkünlüğünüzün sebebi depresyon olabilir! Araştırma sonuçları şaşırttı…

Çalışmalarını Journal of Translational Medicine'de yayınlayan araştırmacılar, 180.000 gönüllünün yiyecek tercihlerini araştırdılar. Yapay zeka kullanarak herkesi ne yemeyi sevdiklerine göre üç ana gruba ayırdılar. Bunu yiyecek kişilik tipiniz olarak düşünün. Meyve ve sebzelerle ilgilenen, şekerli şeyleri ve hayvansal ürünleri tüketmeyenler bir grup, her şeyden biraz yiyen (et, balık, biraz sebze) ve aynı zamanda tatlı da tüketen bir grup bulunuyor. Son olarak, şekerin temel olduğun tatlı düşkünleri var. Onlar tatlı ikramlar ve şekerli içeceklerle ilgileniyorlar, genellikle daha sağlıklı seçenekleri bir kenara bırakıyorlar. Gerçekten ilginç hale geldiği yer tam da burası. Araştırmacılar sadece insanları gruplara ayırmakla kalmadılar. Gönüllülerin kan örneklerini derinlemesine inceleyerek yaklaşık 3.000 proteine ve 168 metabolite baktılar. Referans olarak, proteinler vücudun çok amaçlı aleti gibidir. Kötü enfeksiyonlarla savaşmaktan kaslarınızı esnetmenize yardımcı olmaya ve hatta düşüncelerinizi güçlendirmeye kadar her şeyi yaparlar. Öte yandan, metabolitler sindirim ve vücudunuzdaki diğer kimyasal süreçler sırasında ortaya çıkan küçük moleküllerdir. Bunları, vücudunuzun ne kadar iyi çalıştığı hakkında bize çok şey söyleyebilecek küçük biyolojik ipuçları olarak düşünebilirsiniz. Araştırmacılar, bu biyolojik belirteçleri farklı yiyecek tercihi grupları arasında karşılaştırarak bazı göz açıcı sonuçlar ortaya çıkardılar. Çalışmaya liderlik eden Profesör Nophar Geifman, 'Sevdiğiniz veya sevmediğiniz yiyecekler doğrudan sağlığınızla bağlantılı görünüyor. En sevdiğiniz yiyecekler kek, tatlı ve şekerli içeceklerse, çalışmamızın sonuçları bunun sağlığınız üzerinde olumsuz etkileri olabileceğini gösteriyor' diyor. Çalışma, tatlı düşkünü gruptaki kişilerin depresyona girme olasılığının %31 daha fazla olduğunu buldu. Hepsi bu kadar da değil. Bu bireylerde ayrıca diğer gruplara kıyasla daha yüksek oranda diyabet ve kalp sorunları vardı. Araştırmacılar kan çalışmalarını daha derinlemesine incelediklerinde endişe verici başka nedenler buldular. 'Tatlı düşkünü grupta, inflamasyonun bir belirteci olan C reaktif protein seviyeleri daha yüksekti. Kan sonuçları ayrıca daha yüksek glikoz seviyeleri ve zayıf lipit profilleri gösteriyor, bu da diyabet ve kalp hastalığı için güçlü bir uyarı işaretidir' diye açıklıyor Profesör Geifman. Diyetlerinde daha fazla lif bulundurma eğiliminde olan sağlık bilincine sahip bir beslenme düzeni olanlar, kalp yetmezliği, kronik böbrek hastalıkları ve felç için daha düşük riskler gösterdi. Şimdi, 'Ama ben biraz şekerin sorun olmadığını sanıyordum!' diye düşünüyor olabilirsiniz. Haksız da sayılmazsınız. British Nutrition Foundation, İngiltere'deki yetişkinlerin günlük kalorilerinin ortalama %9 ila %12,5'ini 'serbest şekerlerden' aldığını belirtiyor. Bu, yiyecek ve içeceklere eklenen şeker türü , bütün meyve ve sebzelerde bulunan doğal şekerler değil. En büyük suçlular hangileri? Bisküviler, çörekler, kekler, pastalar ve meyveli turtalar yetişkinler için listenin başında geliyor. Ancak şekerli meşrubatları eklediğinizde, eklenen şeker alımımızın çoğu buradan geliyor. Peki, buradaki çıkarım ne? Bu, sonsuza dek tatlılardan uzak durmak veya her kurabiye için suçluluk duymakla ilgili değil. Bunun yerine, yiyecek seçimlerimizin sağlığımızı daha önce hiç düşünmediğimiz şekillerde nasıl etkileyebileceğinin farkında olmakla ilgili. Belki bir dahaki sefere bir elma ile bir çikolata arasında seçim yapmak zorunda kaldığınızda, iki kere düşünürsünüz. Vücudunuz ve gelecekteki benliğiniz, bunun için size teşekkür edebilir.

Tatlı düşkünlüğünüzün sebebi depresyon olabilir! Araştırma sonuçları şaşırttı…

Vücuttaki toksinleri 1 bardakta temizliyor! Şişkinliği bitiren doğal detoks tarifi: "Sıcak suya 1 kaşık..."

Kemik erimesinin önüne geçiyor! Kimsenin bilmediği kalsiyum deposu o besin...

Kedilerin bir mucizesi daha ortaya çıktı! Dünyaca ünlü doktor açıkladı: “Kemiklerinizi böyle güçlendiriyorlar…”