Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

Eğitimliler için demokrasi dersi

Cumhuriyet kurulduğundan beri hep aynı lafı işitiyoruz. Son olarak akademisyen ve tiyatrocu Zeliha Berksoy ekranda söylemiş: ' Bu cahillerin oyuyla demokrasi olmaz .'
Eğitim seviyesi ile demokrasi arasında bu tip bağlar kuranların ortak özelliği nedir biliyor musunuz?
Ne demokrasiden anlarlar, ne de tarih bilirler!
Önce tarihe bakalım:
20'nci yüzyılın başında kurulan İşçi Partisi'nin destekçisi olan İngiliz işçi sınıfı çok mu eğitimliydi? Hayır!
Daha da geriye gidelim: 19'uncu yüzyılın başlarından itibaren Liberal Parti'yi destekleyen İngilizlerin hepsi mi üniversite mezunuydu? Hayır!
Bu ve benzeri sorulara hep 'hayır' cevabını veriyoruz. Çünkü eğitim ile demokrasi arasında doğrudan bir bağlantı bulunmuyor.

***
Hatta Türkiye'de tersine bir bağlantı var: Eğitim seviyesi yükseldikçe, otoriter zihniyet de güçleniyor.
'Gerektiğinde asker yönetime gelebilir', 'Bize demokrasi uymuyor', 'Bu ülkeye Atatürk gibi bir tek adam gerek' gibi sözleri en çok eğitimli kesimden duyuyoruz.
Hatırlayalım: ' Ordu göreve' pankartı altında yürüyen profesörler ve üniversite öğrencileri görmedik mi?

***
Tekrar ana konumuza dönelim:
'Bu cahillerin oyuyla demokrasi olmaz' diyenlerin önce İngiliz siyasi tarihine ilişkin birkaç kitap okuması gerekiyor.
Ama yetmez. Bu kişiler demokrasinin ne olduğunu da bilmiyor. O konuda da okumaları şart.
Ve okuduklarında şunu görecekler:
Demokrasi, farklı çıkarlara sahip grupların (sınıflar, zümreler, vs.) talep ve özlemlerini siyaseten ortaya koymalarını sağlayan rejimdir.
Bu grupların siyasi sesi olan partiler seçimlerde yarışır. En çok oyu alan hükümet olur, ülkeyi yönetir.
Zengin-fakir, erkek-kadın, eğitimli-eğitimsiz, kentli-köylü gibi ayrımların çağdaş demokrasilerde yeri yoktur.
Bir kişinin oy vererek siyasi sürece katılması için vatandaş olması yeterlidir.
Şu nokta da önemli: Eğitim seviyesi yüksek kişiler tarafından desteklenen siyasi partinin, bir ülkeyi daha iyi yönettiğine ilişkin hiçbir ciddi veri sunmuyor tarih bize.
Yine İngiltere'den örnek verelim:
"Muhafazakârlar, İngiltere'yi, İşçi Partisi'nden daha iyi yönetir" diyemeyeceğimiz gibi, "İşçi Partisi, Muhafazakârlardan iyidir" de diyemeyiz.
İki partinin de geçmişinde başarılı ve başarısız hükümetler vardır.

***
Gelelim Türkiye'ye...
1923'ten 1946'ya, tek parti döneminde milletvekilleri 'merkezden' belirleniyordu. Büyük çoğunluğu döneminin iyi eğitimli kişileriydi. Meclis'te çok sayıda profesör, yazar, şair vardı.
Ancak, Çetin Altan'ın da sık sık dile getirdiği gibi, 1939'da Başbakan olan Dr. Refik Saydam'ın ilk demeci şu olmuştu: "Her işimiz a'dan, z'ye bozuktur . "
Yani Meclis'in ve Hükümetin eğitim seviyesi yüksek kişilerden oluşması, ülkenin daha iyi yönetileceği anlamına gelmez.
Hatta Türkiye'nin en başarısız hükümetlerinden biri 12 Mart 1971 darbesinden sonra Nihat Erim başkanlığında kurulan partiler üstü 'uzmanlar' (teknokratlar) hükümetidir.
Tabii tersi de doğru değildir: Asla, "Eğitim seviyesi düşük kişiler daha iyi yönetir" diyemeyiz.
Özetle: Tam da 'cahiller' denilen kesim oy verdiğinde demokrasi olur.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA