Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ENGİN ARDIÇ

Arteriosclesaurus Turcicus

Beni hiç de şaşırtmayan bir Amerikan salaklığı: Dinozorların hâlâ yaşadıklarına inananlar varmış!... Yahoo'da okudum.
Abur cubur filmlerle çocuk ruhlu insanların kafasını karıştırırsanız, olacağı budur.
Elvis Presley'in ölmediğine, Mississippi ya da Tennessee taraflarında biryerlerde saklandığına, hatta onu uzaylıların kaçırdığına inananlar da var.
Uzaylıların Elvis'i falan değil, kendisini kaçırdıklarını, üstelik taciz ettiklerini söyleyen dul bayanlar da var Amerika'da, pizza getiren çocuktan ilgi görmeyince mutluluğu başka galaksilerde arıyorlar.
Eh, "inanç özgürlüğü" diye bir şey de var tabii, kimse kimseye karışamaz.
Ancak, karışmamak, "maytaba almamak" değildir. Hem işimiz budur, hem keyfimiz.
Fakat adamlar da dönüp bizi makaraya sararlarsa ne yapacağız?
Bizde de Atatürk'ün günün birinde dirilip yeniden Samsun'a "çıkacağını" sananlar yok mudur? Atatürk'ün her gece yattığı yerden kalkıp Anıtkabir defterine yazılanları bir bir okuduğunu söylesek, inanacak kişi çıkar. Adnan Menderes'in her hafta Yassıada'dan uçarak gidip cuma namazını Mekke'de kılıp geldiğine inananlar çoktu...
Sonra Türkiye çok ilerledi tabii... Şimdi, Konya'daki Mevlana Türbesi'nden uzaya bir ışık yükseleceğine ve Atatürk'ün ona tutunup aşağı ineceğine inanan hamiyetli vatan evlatlarına askeri okullarımızda konferans verdiriyorlar, genç subay adayları da ilgiyle izliyor!...
Peki, bunlar hangi filmlerin etkisi altında kalmışlar acaba? "Kurtuluş" dizisinin mi?
Amerikalılar, "siz kendi halinize bakın" derlerse ne cevap vereceğiz?
"Alfa beta omega kodundan ana gemiye bağlandım, güç kalkanları açık, vektör verileri dengelendi" şeklinde "bilimsel süsü verilmiş" bir "jargonla" konuşan "uzaycı" manyaklar, Selena adında bir uzaylı tanrıçaya taparlar... Bizde de var!
Zararları kendilerine.
Fakat, "dolar dediğin yeşil bir kâğıt parçası, basarız basarız gider, dövize de muhtaç olmayız" şeklinde konuşan bazı bürokratların zararı, hepimize! Bu, uzay manyağı değil, Ankara manyağı.
Amerikalı, "sen kendi dinozorlarına, örneğin içinde çalıştığın sektöre, basına bak" dese, yerin dibine geçeceğiz... Adam utanmadığı gibi bir de övünüyor, heykelini yaptırmış masasına koymuş.
"Hiç ithalat yapmayız, ihracat da yapmayız, kendi yağımızla kavrulur gideriz" diye düşünenler var yahu bu memlekette...
"Ali Şen'e sordum, CHP kendisinin de beklemediği ezici bir çoğunlukla iktidara gelecekmiş" yazan derin mütefekkir ve muharrirlerimiz olduğuna göre...
Gerçekten sınırları kapatmayı, içeri hiç turist sokmamayı, içeriden de dışarıya hiçkimseyi bırakmamayı, böylece hem zararlı etkilerden korunmayı hem de döviz tasarrufu yapmayı samimi olarak düşünenler var...
Köy Enstitüleri'ni yeniden açmayı ve binasını da, yolunu da köylüye angarya yoluyla yeniden yaptırmayı önerenler var... Başkaldırana jandarma dayağı da hazır herhalde.
On bir milyon köylüyü İstanbul'dan "geri gönderebileceğini" umanlar var...
"Aslında darbenin tam zamanı ama yapacak yiğit kalmadı" diye ağlayan teresler var...
Fakat "şöyle bir gelip de hani bu sefer on-on beş yıl gitmeyebileceğini" düşleyenler de var...
Sözümü geri alıyorum. Amerikan manyakları haklılar: Dinozorlar hâlâ yaşıyor. Hası da bizdedir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA