Vallahi kıymetli okur, bu ecnebi bilim insanları en sonunda tüm hayvanlar alemini psikopat yapacak, ondan sonra tutun tutabilirseniz envai çeşit mahlukatı!.. Malumunuz, geçen haftalarda bahsettik, ABD'li akademisyenler Orta Amerika civarında yaşayan 'Kapuçin' türü maymunları önce para kullanmaya alıştırmışlar, sonra da hayvanlar fuhuşa, kumara, hırsızlığa sarınca bizim zavallı Kapuçinleri 'bilimsel buluş' diye cümle aleme rezil etmişlerdi. Bu sefer de California Üniversitesi'nden bazı sadist akademisyenler, 'sirke sineği' ya da 'meyve sineği' diye tanınan Drosophila Melanogaster türü hayvancağızların seks hayatına el atmışlar. Neymiş efendim, hiçbir şeyden haberi olmayan bu zavallı sinekler, 'tatmin olduklarında' beyinlerindeki 'nöropeptid F molekülü' artıyormuş, 'tatmin olamazlarsa' azalıyormuş. Ufacık sineğin beyninden ne olacak, mahrem hayatıyla oyna, aklını al zavallının! Sonra da geç karşısına eğlen! Ayıptır arkadaşım!..

REDDEDİLİNCE ALKOLİK OLUYORLAR
Şimdi kıymetli okur, bu sadist akademisyenler deney için önce erkek sinekleri çiftleşmeye hazır dişilerin bulunduğu cam bir kafese koyuyormuş, onlar orada bir güzel çiftleşiyormuş, daha sonra çiftleşmiş ve muradına ermiş dişiler ve yeni erkek sinekler ayrı bir kafese koyularak dişilerin yeni erkekleri reddetmesi sağlanıyormuş. Reddedilen ve 'tatmin olamayan' erkek sinekler de kendini alkole vuruyormuş! Yok, vallahi sallamıyorum, 'deney' aynen böyle gerçekleşiyormuş. Tabii sinek dediğin nesne köşedeki tekel bayiinden alkol oranı yüksek biraları gazete kağıdına sardırıp Moda sahilinde inceden inceye takılamayacağına göre, 'tatminsiz' sinekler daha fazla fermente olmuş, dolayısıyla alkol oranı yükselmiş meyvelere musallat oluyormuş. 'Tatmin olmuş' mutlu erkek sinekler ise alkol oranı yüksek yiyecekleri genellikle tercih etmiyormuş ve sırf tatmin olmaları hasebiyle beyinlerindeki molekül seviyesi yüksek seyrediyormuş. Geçiyorlarmış bir köşeye, hemcinslerinin dişiler tarafından nasıl reddedildiğini gevşek gevşek sırıtarak seyrediyorlarmış. Namussuzlar!.. Bu pis araştırmayı yapanlardan Ulrike Heberlein diye bir hanım, bildiğiniz röntgencilik, eziyet ve daha bilumum sapkınlık manasına gelebilecek bu sinek deneyini, "alkol ya da madde bağımlılığı konusundaki yeni tedavilere ışık tutabileceği" gerekçesiyle yaptıklarını açıklamış. Her sadistin bir açıklaması vardır zaten. Arkadaşım, sinek beyniyle insan beyni bir mi? Siz bizi enayi mi sandınız? Tamam, doğru, biz insanlarda da hanımlar tarafından reddedilince kendini alkole vurma eğilimi tezahür edebiliyor ama bunun derin kültürel sebepleri var. Üstelik konu beyindeki moleküllerle ilgili değil, Müslüm Baba, Hakan Taşıyan ya da eski Orhan Gencebay şarkılarıyla beslenen bir ruh halidir... Tabii elin California Üniversitesi akademik personeli Müslüm Baba'dan habersiz, cahil cahil yaşadığı için, sineklerin canını çıkarıyor konuyu anlamak için. Halbuki koysalar bir kaset teybe, şöyle ağır ağır söylese Müslüm Baba, "Aldanma çocuksu mahzun yüzüne, mutlaka terk edip gidecek bir gün," diye, o sineklerin anında fermente meyvelerden rakı yaptıklarını hayretle izleyeceklerdir... Sonra ver jileti, ver jileti, ortada ne zar yapılı kanat kalsın, ne bacak, ne duyarga... Zaten bu sinek türünün gözler kırmızı, alkolik bir duruşu var, hepten kendini kaybetsin...

ONLARINDA CANI VAR
Tabii Spartaküs'ün Roma'sı gibi bir atmosfer hazırlayıp, dişi sineklerle erkek sinekleri duygusuz bir halvet ortamına iten Amerikalı akademisyenler bu inceliklerden anlamaz. Onlar maddi dünyanın zevkleriyle uğraşırken, Allah muhafaza, akıllarına Pompei'nin nasıl bir anda taş kestiğini getirmekten çok uzak bir ruh halindedirler. Buradan dişi sineklere de bir mesaj vermek istiyorum: İnsanoğlunun sapık deneylerine alet olmayın! Tamam, erkek sinekler çirkin, hatta kel ve biraz tombul olabilir. Ama onların da bir canı var, unutmayın...