Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Ekonomik kolaycılık!

TÜRKİYE'de ekonomi bürokrasisi, "mantık-duygu" çelişkisinde çalışır. İlk aşamada, son derece mantıklıdır. Yani rasyonel çözümler üretir. Ancak koşullar elvermezse duygusal takılır. Bu kez irrasyonel kararlara mantıklı çözümler üretmeye çabalar. Gelinen noktada, bu bürokratik tarzın tüm inceliklerine tanık oluyoruz.
Bir yanda küresel krizin reel sektör üzerindeki etkilerini azaltma girişimi, diğer yanda cin fikirlerle bütçeyi düzeltme önlemleri...
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın, Eylül sonundaki IMF-Dünyası Bankası Yıllık Toplantıları'na kadar yeni bir Stand-By Düzenlemesi'nde mutabakata ulaşma arzusu, ekonomi yönetimini yeniden hayatın gerçeklerine döndürdü. Zira Başbakan, IMF'ye, "Mali disiplin ve yapısal değişiklikler noktasında bir neticeye varalım" çağrısı yaptı.
Bu mesajla, 2009 yılının dengelerini kurma ve 2010'u kurtarma faaliyeti başladı.
Ama nasıl? Tabii ki vatandaşın ve piyasaların kafasını karıştıran farklı sinyallerle. Bir hafta arayla, değişik saiklerle, değişik kurumların önce akaryakıt fiyatlarına taban yaptırması bir başkasının vergi yoluyla tavana çıkarması bunun en tipik göstergesi idi.

***

Şimdi, "İstim arkadan gelsin" modeli ile mesafe alınıyor. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın, çarşamba günü gerçekleştireceği "turizm" konulu toplantı da bu modelin ürünü. Yaz ortasında yapılan akaryakıt zamları ile paket fiyattan işleyen kültür turlarına darbe vurulup, bazı turistik tesislerde KDV yükseltildikten sonra sektör temsilcilerini davet etmenin manası, "Ölümü gösterip sıtmaya razı etmek" olacaktır.
Lakin Türk özel sektörü de grekoromen güreşmeyi bırakıp, serbest güreşe geçmek zorundadır. Ekonomik büyüme dönemlerinde nasıl kazanın doğurduğuna inanılıyor ve turizmde KDV indirimi alkışlanıyorsa, ekonomik küçülme dönemlerinde de kazanın öldüğüne inanılıp vergi artışlarını sineye çekmek gerekiyor.
***

Artık görünen şudur:
Hükümet, IMF ile imzalanması hala ihtimal dahilinde olan Stand By'ın altyapısını hazırlamaktadır. Bu nedenle, ciddi mali düzeltme gayretine gerek vardır. Dolaylı vergilerle ilgili hızlı kararlar alınmakta, harcamalar kısılmaktadır. Esasen Ocak ayında devreye girecek önlemler için geç bile kalınmıştır.
Burada eleştirilecek nokta, "istikrar paketi" çerçevesinde hareket edilmemesi ve siyasileri de kaçınılmaz biçimde içine çeken "kısa vadeli ve kolaycı önlemlere" yönelinmesidir. Şimdi oturduğunuz yerden siz de gelir artırıcı gider azaltıcı öneriler geliştirebilirsiniz. İlk aklınıza gelen, sigara ve alkollü içkilerdeki vergiyi yükseltmek olabilir. Ardından akaryakıta bakarsınız. Derken pasaport, ehliyet harçlarını artırırsınız. Yetmedi mi? Alın size bir dizi yeni mali karar daha...
"Faizler çok düştü. Önceki dönemde yüksek faizle satılan hazine kağıtlarından bankalar çok kar yazıyor" diye düşünüp faiz vergisi getirebilirsiniz.
Emlak ve otomobil sahiplerini nispeten zengin kabul ederek, "Ek Emlak Vergisi ve Ek Motorlu Taşıtlar Vergisi" alırsınız. Belediyelerin tahsil ettiği ilave Emlak Vergisi kadar genel bütçeden yerel yönetimlere aktardığınız payı düşersiniz.
"Yurtdışına çıkanları" mali durumları iyi kabul edip, çıkış harcını artırırsınız.
Köprü ve otoyol geçiş ücretlerine yüklenirsiniz.
Gelir Vergisi'nde, vergiye tabi kazanç limitlerini fazla açmayıp ücret gelirleri üzerindeki yükü ağırlaştırırsınız.
İlaç sayısına, doktora gitme sıklığına sınırlama getirir, özel ve üniversite hastanelerine başvuranlardan ekstra katkı payı alırsınız.
Cep telefonu başta olmak üzere iletişim vergilerini artırırsınız.
Şans oyunlarından alınan vergiyle oynarsınız.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA