Türkiye'nin gözü kulağı ABD'de. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın, Başkan Barack Obama ile görüşmesi orta vadeli siyasi ve ekonomik görünüm açısından önemli sonuçları beraberinde getirecek. Hatta, Washington'daki ortak açıklamadan görünür geleceğe ilişkin çok yönlü ip uçları bulmak da mümkün olacak. Örneğin,
Dış politikada "eksen kayması" eleştirilerinde haklılık payı olup olmadığı görülecek.
ABD ile Türkiye arasında geliştirilmesi önerilen "model ortaklığın" içi doldurulacak.
Afganistan'ın kaderi ile kesişen nükleer güç Pakistan'ın istikrar sigortası yapılacak.
Irak'ın kuzeyinin terör örgütünden arındırılması için bölgesel Kürt yönetiminin daha cesur adımlar atmaya teşvik edilmesi beklenecek.
Demokratik açılımın, küresel destek gücü ölçülecek.
İran'ın nükleer füze inadına karşı Ankara'nın geliştirdiği barış diplomasinin ağırlığı tartıya çıkacak.
Kıbrıs sorunu, Ermenistan-Azerbaycan ihtilafı, Filistin meselesi, İsrail'in Ortadoğu Barış Süreci'ne çekilmesi, İsviçre'nin tetiklediği minare krizi de masaya gelecek.
Nabucco projesi ve Türkiye'nin nükleer santral ihalesi dahil olmak üzere dış ve iç enerji yatırımlarının başarısı cesaretlendirilecek.
Ve muhtemelen global krize karşı Türkiye ekonomisinin direnci, IMF destekli olası programın yararı üzerinde durulacak.
Başkan Obama'dan beklenen mesaj, eksen kayması kaygılarını ortadan kaldırması, çok yönlü dış politika becerisine atıfta bulunması.
Model ortaklık ise Türk-Amerikan ilişkilerinin yeni kesişim alanlarının belirlenmesi demek.
Afganistan'ın kendi güvenliğini üstlenecek kapasiteye kavuşturulması kuşkusuz ABD kadar Türkiye'nin de desteğini gerektiriyor. Kaldı ki ABD yönetimi de muharip güç takviyesinde ısrarcı görünmüyor.
Mesut Barzani'nin PKK kartına oynamak yerine Ankara ile işbirliğine yönelme zorunluluğu, terör örgütü lider kadrosunun tasfiyesi, silahlara veda edilmesi de Beyaz Saray'ın göz ardı etmeyeceği ana konu olarak duruyor.
İran'ın uluslararası topluma kafa tutan yaklaşımı bölgesel tansiyonu yükseltiyor. ABDAB kanadı Ankara'nın iyi niyetli girişimlerinin yeterli olmayacağını, ileri ekonomik önlemleri desteklemesini istiyor. İranlılar ise "Acaba, ABD adına misyon mu üstleniyorlar?" kuşkusundan kurtulamadığı için Türkiye iki arada bir derede kalıyor.
Kıbrıs, Yukarı Karabağ, Filistin, İsrail-Suriye ilişkileri Başkan Obama'nın mesafe alınmasını istediği dosya sıralamasında Ankara'nın beklentileri ile örtüşüyor. Medeniyetler Buluşması'nın hayati fonksiyonu da İsviçre'nin minare yasağı kararı sonrasında daha iyi anlaşılıyor.
Nabucco projesi AB'nin enerji arz güvenliğinin teminatı. Nükleer santral ihalesi ise devlerin ilgi alanında. Özellikle ABD'li şirketlerin, enerji terminaline dönüşen Türkiye'deki yatırımlara katılımı da gündemde.
Türkiye ekonomisinin kriz yönetme deneyimi, IMF ile müzakere edilen yeni programın piyasalarda sağlayacağı güven artırıcı yönü de mesajlarda yer bulabilecek.