Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNERİ-YORUM ŞEREF OĞUZ

Daha... Daha...

Tıpkı antik krallar gibi ilaççılar da onlara ne verirsen ver, bunu bir tür "borç geri ödemesi" kabul ediyor ve şöyle haykırıyorlar: "Daha... daha..."
Bir sektör, 8 yılda 3 milyardan 18 milyar liraya nasıl çıkar? Türkiye 5 kat büyümemiş, nüfus 5 kat artmamış iken... Anlatalım:
Herkesi hasta edersiniz. Böylece her hastalığa bir ilaç, her ilaca bir hastalık uydurursunuz.
Son 50 yılda, 32 bin hastalık=32 bin ilaç.
Hastalığın tanımını değiştirirsiniz "normalden az farklılık gösteren herkes hastadır" tanımıyla kadın, çocuk, genç kız, balıketi, orta yaşlı, bütün insanlar "müşteriniz" haline gelir.
Bütçenizi yeni ilaç keşfetmek yerine, çok satanları pazarlamaya ayırırsınız. 2010'da 10 büyük şirket, 91 milyar doları pazarlamaya 45 milyar doları AR-GE'ye harcadı.
Doktorları "satış noktası" gibi tasarlar, mümessilinizi de "gezici bayi" gibi kullanırsınız.
İşi bittiğinde fırlatıp atarak rep masrafından kurtulursunuz.
Harcamayı dizginlemeye kalkan kamuyu tehdit edip, ameliyat başında iken kritik ilacı kesme şantajı uygularsınız. Maliye'ye, 1.5 milyarlık geri adım attırırsınız.
Madem ihracatçı kurdan kazanıyor, siz de geri kalmazsınız. Cari açığa bir katkı(!) da siz koyar, indirim şöyle dursun, 5 milyar fazladan para istersiniz.
İşini etik, düzgün ve yasal düzlemde yapan firmaların itibarını da riske atıp, sektörün genelini töhmet altınnda bırakırsınız.
Yineliyorum, Türkiye'nin güçlü bir ilaç sektörüne ihtiyacı var.
Ancak ilacı bir tür tüketim malı gibi görenlere, hastayı müşteri, doktoru bayi, eczaneyi mağaza, mümessili tetikçi ve kamuyu yolunacak kaz gibi görenlere değil...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA