Schuster'in elinde olsa oynatmayacağı maç için bu soğukta Beşiktaş taraftarı tribünlere koşmuştu. Hatta Avusturya'dan "İstanbul sıcaktır" diye gelen ama havayı görünce herhalde şaşıran Rapidliler bile vardı. Ne de olsa; futbol iddia olmasa da oynaması da, izlemesi de zevkli bir oyun.
Beşiktaş, grupta yeri kesinleştiği için ligde uzun süredir bulamadığı çok rahat bir ortamda sahaya çıktı. Bu sayede de orta sahada pas zenginliği olan, daha yaratıcı ve riskli bir oyun yapısı oturtabildi. Özellikle ilk yarıda...
Beşiktaş'ın dünkü 11'inde 7 yabancı vardı. Olası transferler, dışarıda kalan Holosko, Bobo ve Fink'i de göz önüne alırsak (geri dönecek Sivok ile) Schuster'in 14 yabancı konusunda nasıl bir karar vereceği merak konusu.
Dün Guti'nin ilk yarıdaki son maçıydı. Quaresma yılın ligdeki son maçına ısınıyordu. Ve Ferrari'nin ne yapacağını görmek açısından da faydalı bir 90 dakikaydı. Ligin başından beri Rüştü, Hakan ve Cenk'e sahip Beşiktaş'ın kaleci zenginliğinden bahsediliyor ama Cenk performansı ve özgüveniyle takımın birinci kalecisi olarak gözüküyor. Quaresma'nın dünkü geri dönüşünün nefis bir golle gerçekleşmesi sevindirici. Ama Beşiktaş için çok daha kritik olan Quaresma'nın devamlılığı. Ligde epey geride kalan Beşiktaş adına Portekizli yıldızın sürekli oynayabilmesi çok önemli. Avrupa Ligi'nde üst turları hedefleyen Beşiktaş'ın işi gruplardan çıkan takımları düşündüğümüzde hiç de kolay değil. Gerçekten şanslı kuralara ihtiyaç var. Sakatları düzelmiş, ideal kadrosunu oluşturabilecek bir Beşiktaş, Avrupa Ligi'nde arzuladığı hedeflere de yürüyebilir. Dünkü 90 dakika, bu yürüyüş için bir provaydı.