Doğan Grubu'na Maliye tarafından kesilen 3.8 milyar liralık vergi cezasına gruba bağlı gazetecilerden tepki gelmesini, direniş gösterilmesini çok iyi anlıyorum. Aynı olmasa da onların yaşadığı psikolojinin benzerini bundan iki yıl evvel SABAH-atv'ye TMSF tarafından el konduğunda yaşamış bir gazeteci olarak büyük bir anlayışla karşılıyorum... Keşke, bugün köşelerinden bu direnişi gösteren kalemler, o günlerde, TMSF yöneticilerine alkış tutmak, karardan dolayı zil takıp oynamak yerine, benzer tavrı bizim için de göstermiş olsalardı...
Neyse geçelim bu konuyu...
Ben başka bir şeye takıldım... Sözüm ona bağımsız bir kuruluş olduğunu iddia eden Gazeteciler Cemiyeti'nin tavrına... Cemiyet, kesilen cezaya karşı çok sert bir açıklama yaptı ve dedi ki; "Basın emekçilerinin sorunlarına nicedir duyarsız kalan siyasal iktidar, şimdi de basın emekçilerinin yoğun olarak çalıştığı bir grubu yüksek para cezaları ile sindirmek, yayıncılığın dışına itmek istemektedir. Böylece basın mesleğindeki işsizler ordusuna yenilerinin eklenmesi kaçınılmaz olacaktır."
Bu açıklamayı okuyunca cemiyetin başkanı Orhan Erinç'e şu soruyu sormak geldi içimden ister istemez: Sayın Başkan. Hatırlar mısınız? İki yıl evvel SABAH-atv'ye TMSF tarafından el konulduğunda, sizden açıklama yapmanızı rica eden basın emekçilerini, 'Biz ona karışamayız. İhtilaflı bir konu. Konu mahkemede' diyerek başınızdan savuşturmuştunuz.
Dikkatinizi çekerim. Maliye Bakanlığı Doğan'a yasalar çerçevesinde bu cezayı kesmiş. Doğan da bu cezaya itiraz ederek mahkemeye gitmiş. En son kararı yargı verecek yani...
Hal böyleyken neden bu işin içine girip, bağımsızlık imajınıza gölge düşürüyorsunuz? Size ne efendim! Görüyorsunuz işte... Konu ihtilaflı...