Giriş Tarihi: 12.4.2014

Elektronik kitaplar, gerçek kütüphanelerin yerini alacak

SABAH gazetesi yazarı Prof. Dr. Hasan Bülent Kahraman'la üniversitedeki çalışma odasında buluştuk ve yüzlerce kitabın olduğu kütüphanesi üzerine konuştuk. Kahraman sevdiği yazarların bütün kitaplarını alıp okuyan gerçek bir kitap kurdu

Entelektüel yazılarından tanıdıgımız Hasan Bülent Kahraman dört yasından beri kitap okuyor. Kitaplarla bambaska iliskisi oldugunu söyleyen Kahraman'ın Kadir Has Üniversitesi'ndeki çalısma odasına konuk olduk. Içeri girer girmez kitap yıgınları ve agzına kadar dolu kütüphaneden gözlerimizi alamadık. Kahraman bir kütüphane kurmak isteyenlere bütüncül olmalarını ve sevdikleri yazarların bütün kitaplarını edinmelerini öneriyor.
- Kütüphanenizde yaklasık kaç kitabınız var?
- Kitaplarımı hiç saymadım. Bazen saymaya kalkıyorum, anlamsız buluyorum. Çünkü evimde, sandıklarda, annemin evinde kitaplar var. Benim kitaplarla yasadıgım iliski, bambaska bir iliski. J. Luis Borges "Ben yasamadım, okudum" der. Bunu kendim için de söyleyebilirim. Zamanında "Türkiye'nin en çok okuyan insanı" oldugum üzerine saçma iddialarda bulundum. Gerçekten sözüme sadık kaldım. Uzun süre ögrencilerim okuma hızıma yaklasamadı. Tabii yasım ilerleyince hayat beni baska mesguliyetlere itti. O zaman da ögrencilerim beni yakaladı ama geçemedi. Simdi belki artık geçiyorlar, diyebilirim. Okumanın uyusturan bir yanı da var. Hâlâ kelimenin gerçek anlamıyla gece gündüz okuyorum. Ben çok az uyurum. Bu alıskanlıgım da daha fazla okumamı sagladı. Daha fazla okumak için uyku saatlerimi azalttım.
AYNI KİTAPTAN ÜÇ DÖRT TANE ALDIĞIM OLUR
- Saymadıysanız kitaplarınızın listesini de yapamamıssınızdır...
- O gerçekten büyük bir dert. Benim kitaplıgım tamamen islevsiz bir kitaplık, bunu itiraf edebilirim. Bunu bir eksikligim olarak görüyorum. Evin ortasında dag gibi yıgılmıs kitap kümeleri var. Ben alıyorum ya da dısarıdan geliyor. Bunların arasında kitap aramak bulmak mümkün degil. Bu nedenle ihtiyacım olan kitapları kütüphanelerden temin ediyorum ya da gidip bende var oldugunu bile bile tekrar satın alıyorum. Kimi zaman aynı kitabın üç dört kopyasıyla karsılasıyorum. Bu kendime karsı bir ölçüsüzlük, kitaba karsı da haksızlık. Yakında bir asistanım listeleme isini halledecek.
- E-kitaplarla aranız nasıl? Dijital ortamlar sizce kütüphanelerin gelecegini degistirecek mi?
- Kitap bundan sonra bir nesne olarak iyi tasarlanmıs ya da bir fetis nesnesi olarak varlıgını sürdürecek. Ama elektronik ortam bu isi devralacak, bundan zerre kadar kuskum yok. Kitapları çok seviyorum, satın alıyorum ve kitabın sayfasına, kapagına en ince ayrıntısına kadar bakıyorum. Bundan da büyük haz alıyorum. Ama elektronik kitabı çıktıgı ilk günden bu yana satın alıyorum. E-kitaptan zevk almayan gerçek bir kitap tutkunu olamaz.
- E-kütüphaneniz var mı?
- Evet var ve dijital ortamdan yararlanıyorum. Hayatım boyunca yanıma sınırlı sayıda kitap almanın üzüntüsünü yasadım. Üstelik hiçbirini o yolculukta okumayacagımı bile bile. Önemli olan onlarım benim yanımda olmasıydı. Sırf bu arzumu gerçeklestirmek için yanımda sandıklar ve birçok bavul tasıyordum. Simdi bir akıllı tabletin içine bütün Freud'ları, Stendhal'leri ya da Shakespeare'leri sıgdırmak mümkün. Bunlarla birlikte yolculuk yapmak beni mutlu ediyor. Üstelik kitap çıkmadan elektronik halini satın almak mümkün.
- Ileride kitaplarınızı ne yapacaksınız?
- Sabancı Üniversitesi ve Bilkent Üniversitesi'ne binlerce kitap hediye ettim. Yakın zamanda bir daha ayıklama isine girip bir yerlere verecegim.
- Okurken ritüelleriniz var mı?
- Benim en temel ritüelim, en zor sartlar altında okumak. Dört yasımdayken okuma yazmayı söktüm ve mum ısında kitaplar okudum. O çocuklugumun ritüeliydi. Teorik bir kitap okuyorsam mutlaka masada okurum. Çünkü harıl harıl fis çıkarırım. Ama edebiyat okuyacaksam mutlaka uzanıp okurum. Çok uzun okuma maratonlarımı daima uzanarak yaptım. Yazarken daha kemiklesmis ritüellerim var. Çünkü yazmaya baslamadan önce hayatı durdurmam gerek. Bu nedenle yazarken puro içerim. Büyük bir puro içicisi degilimdir ama 1984'ten beri seçici bir puro içicisiyim. Bir puro yaktıgım zaman hayatın durduguna inanırım. Bir diger alıskanlıgımsa su; yalnız olsam bile odamın kapısını kapatırım. - Seyahat sırasında da kitap alır mısınız? - Tabii. Kitapçıları ve büyük kütüphaneleri dolasmaktan keyif alırım.
- Yurtdısında gördügünüz kütüphanelerden en çok hangisini begendiniz?
- Dünyanın her yerinde kitapçıya ve kütüphanelere gittim. Büyük kütüphanelerde kalmak ve çalısma sansım oldu. Bunlardan bazıları Columbia Üniversitesi'nin Butler Kütüphanesi ve Michigan Üniversitesi'nin Firestone Kütüphanesi. Her birinde yaklasık 6 milyon kitap var. Columbia Üniversitesi'ndeyken bana departmanda degil, kütüphanede bir çalısma odası vermelerini istedim. Elimdeki isle ugrasırken sıkıldıgımda odamdan çıkıp milyonlarca kitap içerisinde dolasmakla elde ettigim tatmini baska hiçbir yerde yasamadım.
ESKİDEN BİR KİTAP İÇİN AYLARCA BEKLERDİK
- Arayıp bulamadıgınız bir kitap var mı?
- Eskiden vardı, artık yok. Bu isin fetisistik bir kısmı. Bir kitabı okumak için almak istersiniz. Artık dünyada internet var. Eskiden okumak istedigim kitaplar ve okumayacaksam bile edinmek istedigim kitaplar vardı. 1970'li yıllar hatta 1980'ler Türkiyesi, entelektüel açıdan bir çöldü. Kitap almak için neler çektigimi anlatsam hayret edersiniz. Yurtdısından kitap getirtmek için bankaya fatura getirtiyorsunuz, banka sizi merkez bankasına yönlendiriyor. Günlerce bekliyorsunuz ve altı ay sonra döviz izni alıyorsunuz, parayı yurtdısına gönderiyorlar. Kitap ancak bir yıl sonra elinize geliyor. Böyle bir Türkiye'den bugüne geldik. ABD'deki bazı kitapçılar Türkiye'ye kitap göndermiyordu. Bu nedenle ABD'de birkaç posta kutusu kiraladım ve birileri o kitapları biriktirip bana gönderdi. Dünyanın masrafını yapıyordum. Internet de hayatıma böyle girdi. Ikinci el kitapları uluslararası arenada internet sayesinde satın almaya basladım. Simdi de ulasamadıgım kitaplar var ama bu artık eskisi kadar büyük bir hasret degil. Yurtdısındaki büyük kütüphanelerde bu hasretimi bir nevi giderdim. 10. yüzyılda basılmıs kitabı elde etmek istemem. Arkeolojik kitap tutkunu degilim. Ben kendi dünyamın kitaplarına ulasmaya çalısırım. Benim meselem de bu kitapların birinci baskılarına ulasmak.
- Simdi artık sadece internetten mi kitap alıyorsunuz? Kitapçılara gitmez misiniz?
- Kitapçıya gitmek ve kitaplarla ugrasmak dünyadan soyutlanmak, kitapla bir tür savas yasamak, sevdiginiz yazarın kitabını bulma sevincini yasamak, hesaplasacagınız kitaplarla karsılasmak, yeniden görünce ahbabı tanımanın heyecanını kitapçılarda yasamak bambaska bir duygu.
- Pek çok kisi kütüphanesine kimsenin bakmasına ve karıstırmasına izin vermez. Siz de bu korumacı kategoriye giriyor musunuz?
- Tabii. Insanların kitaplara bakıp isimler kazanmalarını çok severim. Bu dediklerimi elestirebilirsiniz ama ben daima anormal bir adalet ve dogruluk tutkusunun mahkumu oldum. Hak etmeyen kisinin o seye sahip olmasını ve onunla ugrasmasını istemem. Ben her seyimi bölüstüm ama bir sartla, bölüstüklerimin yerinde harcanmasını isterim. Kitaba saygı duymayana vermem. Entelektüel dünyanın içinde olan biriyse, kütüphanemi ve ilginç yapıtları gösteririm. Benim evime zaten en fazla bes kisi girer. Onun dısında zil çalınca kapı açarım ya da telefona bakarım. Ama eskiden her gün ögle yemeginden sonra ögrencilerimle bir tür salon toplantısı yapardım. Ögrencilerim odama gelirdi, iki saat bendeki kitapları serbestçe tartısırdık. Hatta kitaplarımın bir kısmını ögrencilerim alıyor. Hak ettiklerini düsünüyorum, onların almasının hiçbir mahsuru yok.
TÜRK EDEBİYATI YİTİK BİR KITA
- Hiç Türk yazar ismi saymadınız. Kitaplarını okudugunuz bir yazarımız yok mu?
- Bu gerçekten zor bir soru ama cevap vermem gerekirse Halit Ziya Usaklıgil çok önemli bir yazar. Türk edebiyatı aslında bir bütün olarak yitik kıtadır. Türk edebiyatında klasiklesmis yazar dediginizde her kafadan bir yazar ismi çıkıyor. Bugün Hüseyin Rahmi'yi ya da Halit Ziya'yı okuyan var mı? Türkiye'de galiba gençler bir romanı okuyor: Oguz Atay'ın Tutunamayanlar'ı. Gerçekten kült roman oldu. Teknikler göz önünde bulunduruldugunda modern bir yazar olarak Attila Ilhan'ı söyleyebilirim. Günümüzden isimler vermek gerekirse de Orhan Pamuk ve Selim Ileri gerçekten kıymetli yazarlar. Ama döne döne okudugum isim Nâzım Hikmet. Siirin ötesine geçen duyarlılıkları itibariyle o çok önemli bir isim benim için.
- Kitapları orijinal dillerinden mi yoksa çevirilerini mi okumayı tercih edersiniz?
- Tabii ki orijinalinden okumak isterim. Ben de kendime göre yabancı diller bilip okuyabilen biriyim. Karamazov Kardesler'i inandıgım bir çevirmenden niye Türkçesini de okumayayım? Tabii ki de Lawrence Durrell'ı orijinal dilinde okudugum zaman "Allah Allah!" dedigim ya da Shakespeare'i okudugum zaman çıglıklar attıgım oldu. Türkçeye çevrilen bazı kitaplar var ki insana büyük okuma zevki veriyor. Simdi artık çeviri alanında büyük mesafeler kaydedildi.
HER YIL DOSTOYEVSKI'NİN BİR ESERİNİ OKURUM
- Basucu kitaplarınız hangileri?
- Dostoyevski'nin eserleri. Aslında benim bir alıskanlıgım var. Her yılbası gecesinde düsünürüm ve o yıl bütün yapıtlarını okuyacagım bir yerli, bir de yabancı yazar seçerim. Ama her yıl mutlaka Dostoyevski'den en az bir yapıt okurum. Bir diger favori yazarım Samuel Beckett'tir. Onun romanlarını da severim ama asıl oyunlarını okumaktan büyük keyif alırım. Benim için 20. yüzyılın Dostoyevski'si Beckett'tir. Tabii Sofokles ve Shakespeare de vazgeçemedigim isimler arasında yer alıyor. Ben genellikle bir yazarın bütün yapıtlarını alır ve okurum.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.