Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK ERDURAN

Emrah'ı öperken

Gelişmiş hayvan türlerinin pek çoğunda katı bir "yerini bilme" düzeni vardır. Akvaryumda hangi balığın hangi balığı kovalayacağı, kümeste hangi tavuğun hangi tavuğu gagalayacağı, sürüde hangi maymunun hangi maymuna yol vereceği bellidir.
Kendine eşref-i mahlukat (yaratıkların en şereflisi) der ve kabullenmekte güçlük çeker ama, insanın da biyolojik anlamda hayvan olduğu somut bir gerçektir. Başka canlılar gibi doğar, yer, içer, dışkı boşaltır, ürer, yaşlanır, ölürüz.
Kademe gözetmek de kimi hayvanlarla paylaştığımız davranış özelliklerindendir. Bakana yaklaşırken özel kalem müdürü ceketini ilikler. Evin hanımı hizmetçiye "sen", hizmetçi ona "siz" der.
Bu ast-üst düzeninin en net ve katı biçimi askerlik alanında bulunur tabii. Asteğmenle üsteğmen arasında ne kadar hoşgörülü ve arkadaşça ilişki olursa olsun, bir yerde ikincisi kızıp da "Hazır ol!" derse ötekinin esas duruşa geçip emre uymaktan başka yapacağı bir şey yoktur.

***

Savaşta gerekli sonucun alınabilmesi için o tür rütbe ve disiplin sistemlerinin kaçınılmaz olduğunu düşünebilirsiniz. Doğru ama devrim ordularının kuruluş aşamalarında, gerilla gruplarında, özel birliklerde istisnalar görülüyor. Ben birine Bosna Savaşı sırasında kısa süreyle aralarına katıldığım Kara Kuğular'da tanık oldum.
O güler yüzlü delikanlılar düzenli ordu birliklerinden çok daha iyi savaşıyor, gerektikçe onların yardımına koşuyorlardı. Kendi içlerinde rütbe sırası değil, ağabey-kardeş sevgisine dayalı hizmet düzeni vardı.
Evet, sevgi! Romantik laf yumurtlamıyorum. Gözümle gördüğüm somut gerçek bu. Duruma göre, yapılacak işin en iyi nasıl başarılacağını bilen genç öne düşüyor, ötekiler ona seve seve uyuyor, sonuçta yüz ordu erinin ele geçiremediği tepe on kişiyle alınıyordu.
Bunun özel bir durum olduğunu, orduların genelinde uygulanamayacağını biliyorum. Ama ileriye, çok ileriye dönük düşünmek yasak değil ya. Sevgiye dayalı hizmet kavramını kafamda toplumların geneline taşıyor, insanın hızlanarak insanlaşacağına ve günün birinde dünyamızda akılcı bir gönül düzeni kurulacağına kesinlikle inanıyorum. O zaman ordulara gerek de kalmayacak.
On gündür değil, on yıllardır toplumumuzun en iyi niyetli ve en aklı başında kesimlerinde "sivilleşme" isteği var. O sözcüğün Latince kökeninden gelen "civilisation" uygarlık demektir.
Günümüz koşullarında gerçekten ülkemizin "beka" güvencesi olan silahlı kuvvetlerimizin tüm haklı kaygılarına kulak verelim, gerekli önlemleri hemen alalım. Ama sakın genel ve uzun süreli sivilleşmeye karşı çıkmayalım. Hem büyük akılsızlık olur, hem de büyük ayıp.
***

Ateşin düştüğü yeri yaktığı sözünü duydukça kafa sallarız da, bir felaketin kızgın ucu kendi canımızı dağlayıncaya kadar soyut ile somut arasındaki müthiş fark o kafamıza dank etmez.
"Evlat acısı" felaket kıstası diye dillere dolanmış bir laftır. Hayal gücünüzü zorlayıp en korkunç yönde seferber edin, yıllar yılı öpüp sevilerek yetiştirilmiş bir çocuğun ceset olup tahta sandığa koyuluşunu, toprağa gömülüp çürümeye terk edilişini gözünüzün önüne getirin.
Ülkeye 22 yıl üniformayla hizmet etmiş uzman çavuş Ali vatandaşımız ve eşi bugün o acıyı yaşıyorlar.
Tek oğulları lise öğrencisi Emrah (resmini görürseniz, şirin mi şirin bir oğlan), 2 arkadaşıyla birlikte kıyıdaki asker kampından denize girmek istemiş. Arkadaşlarının babaları astsubay olduğu için nöbetçiler onları kampa sokmuş, Emrah'ı ise "Baban uzman çavuş" diye geri çevirmişler.
Delikanlı içeride bekleyen arkadaşlarına katılma çabasıyla tel örgüleri aşmak için direğe tırmanırken elektrik çarpmasıyla ölmüş.
Rütbesi yetmedi diye biricik oğlunu toprağa gömen babanın, o tatlı çocuğun annesinin duygularını sezebiliyor musunuz yüreğinizde?
Ben bunları yazmaya çalışırken Emrah'ın resmi karşımda. Ağlıyorum.
Sevgili kardeşim Ali, hanımın bacım, oğlumuzun alnını uzaklardan ama kafamın ve gönlümün bütün yakınlığıyla ben de öpüyorum, öpüyorum. Dünyada insanın insanlığına tam layık bir düzenin henüz kurulamamış olmasının sayısız kurbanlarından biri o.
Elden gelen tek şey, gerekli yönde gelişime katılmaya çalışmak.
Yürüyüşün neferlerinden biri olmayı sürdüreceğime söz veriyorum Emrah'a.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA