Alper Görmüş

23 Mayıs 2013, Perşembe

İnsanla birlikte insanlığı da kaybetmek...

Şu gazete haberine bakın... “Patlamalar, Reyhanlı’daki Suriyeli vatandaşları da zor durumda bıraktı.

Saldırıdan sonra bir grup gencin yaptığı saldırı üzerine Suriyelilerin birçoğu ilçeden ayrıldı, kalanlar da evlerinden çıkamıyor. "Bu durumun en acı hali, patlamada yaralanmalarına rağmen evden dışarıya çıkamayan Suriyeli kadınlara ait. Sırtında şarapnel parçası bulunan 40 yaşındaki Emel Neccar, linç edilme korkusuyla hastaneye gidemedi.

Kızı Nermin Ağavani ise henüz üç gün önce bir kız çocuğu dünyaya getirmiş. Bombalı saldırının şokuyla iki gündür daha isim bile koyamadığı kızını emziremiyor." Reyhanlı'daki patlamalarda 50'ye yakın insanımızı kaybettik... Peki, Suriye'de iki ateş arasında kalıp çareyi Türkiye'ye sığınmakta bulan sıradan insanların bunda bir günahı var mı?

Yok. O halde, bu insanları kim "düşman" ilan ediyor ve onları linç etmeye kalkıyor? Linççilerin buradan üretmek istedikleri siyasal kazanç açık... Fakat onların bu utanç verici eylemlerinin vebali hepimizin hanesine yazılıyor. Reyhanlı'daki üzüntümüz, linç eylemlerinden kaynaklanan utancımızla birleşince, ortaya çıkan duygunun ağırlığına katlanmak daha da zorlaşıyor.

SON DAKİKA