Bir şirket düşünün! Mayıs 2006'da özelleştirme kapsamına alınmış. Hisselerinin yüzde 51'i halka açık, yüzde 49'u kamuya ait. Şirketin büyük ortağı olmadığı için kamu, "Büyük hissedar" olarak yönetimi elinde tutuyor ve şirkete olanca ağırlığı ile destek veriyor. Ne hikmetse bu kamu şirketi kapılarını, "kamu denetimine" çoktan kapamış. Kimseye hesap vermiyor.
Türk Hava Yolları'ndan (THY) bahsediyoruz. 134 uçaktan oluşan filosuyla THY koştukça koşuyor. Sonuçta küresel kriz dev havayolu şirketlerini ezip geçmiş. Uçak şirketlerinin yolcu sayısı yüzde 40 oranında düşmüş. Çoğu havayolu şirketi perişan. Fakat ikinci el uçak fiyatları bir türlü düşmüyor. Analistler, ikinci el uçak piyasasında fiyatların düşmemesini iki nedene bağlıyor.
Bankacılık sistemi.
Havayolu şirket bilançoları.
Diyorlar ki: "Eğer havayolu şirketlerini fonlayan bankaların verdiği kredinin bugünkü net değeri düşerse ortaya çok ciddi yeni bir mali kriz çıkar. Bankaların, analistlerin ve havayolu şirketlerinin kriz ortamında gerçek rakamlara tahammülü yok. Bankalar yeni bir kriz riski üstlenmek istemiyor."
Bu durum havayolu şirketlerini sanal mutluluktan uçuruyor, borsalarda hisseler yükseliyor. Küresel manipülasyon tam gaz devam ediyor. THY de bu gelişmelerden payını alıyor.
İkinci el uçak fiyatlarının düşmemesi 2008'de THY'nin bilanço değerini 943 milyon lira artırmış! O yüzden 2008 bilançosu çok güzel. Ayrıca THY'nin yılsonu bilançosunda gözden kaçmaması gereken bir detay var. THY, 2008'de yurtdışı şube, satış kazanç istisnası olarak Varlık Barışı kapsamında 436 milyon lirayı yurtdışından getirmiş.Gelir İdaresi/ne destek veriyor. Ama nedense ortaklarını bilgilendirmiyor.