Yazsan bir dert, yazmasan bin dert! SABAH'a yazar olduğum günden bu yana çok fazla kalem oynatmadım aslında Ergenekon Soruşturması ile ilgili. Arşiv ortada! Bir kez Ergenekon savcıları arasında yaşandığı iddia edilen gerginliği, bir kez de Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Türkan Saylan'a sahip çıkan yorumumu okudunuz bu köşede...
Buna rağmen bazı densiz, hain ve kendini bilmezler benimle ilgili akla hayale gelmeyecek bir spekülasyon yaymışlar bizim arka mahallede. Bu psikopatlara göre, güya ben, Ergenekon Davası'na sokulmak ya da ilişkilendirilmek istenen bazı kişilere karşı, bazı güçler tarafından kullanılmak istenen bir piyonmuşum!
Bu kanaate varanları, söyleyenleri, yayanları yani paranoyakları tespit ettim tek tek...
Bu isimleri buraya yazsam kıyamet kopar ama bunu yapmaya korkuyorum.
Korkum da kendim için filan değil hani. Korkum, şahsımla ilgili böylesine garip komplo teorisi geliştiren bu kendini bilmezlerin yazdıklarımdan sonra başlarının belaya girmesinden. Adım gibi eminim ki, bu dangalak tayfanın bu kadar korkmasının ve uçan sinekten bile nem kapmasının kesinlikle bir nedeni var. Ne demiş atalarımız, "Yarası olan gocunur" Yoksa bir yaranız niye gocunacaksınız durduk yerde ve sağa sola çamur atacaksınız...
O nedenle bana bu iğrenç iftirayı atan ancak yüzleşme esnasında, "Çevir kazı yanmasın" edebiyatı yapan tayfanın kim ya da kimlerden oluştuğunu şimdilik yazmayacağım. Çünkü attıkları bu iftirayı yüzlerine vurduğum zavallı paranoyakların elleri ayakları birbirine karışmış durumda. İsimlerini deşifre edip de bazı kesimlerin gözünde küçük düşmelerini istemiyorum şimdilik.
Ama altını bir daha çiziyorum kalın kalın:
Sakın ha! Sakın bir daha benimle ilgili böyle iğrenç bir yorumda bulunmayın!